Hangi sözler yada davranışlar evlilik birliğinin temelinden sarsıldığına kanıt olabilir ?
*Eşlerin birbirine karşı söyledikleri Ağır küfür ve hakaretler (Kavat , Pezevenk , ibne , ağzına sı....m,pislik ,sümüklü herif, puşt,hırsız,sahtekar,sapık vb). sözler evlilik birliğinin temelinden sarsıldığına kanıt olabilir. Kocanın sorumsuz olması karıya yukarıda ki sözleri söyleme hakkı vermez.
* Karı yada kocanın uzun süreli cinsel yetersizlikleri (Kocanın , eşinin kızlığını bozamamış olması E.B.T.S. karinedir.)
* Karı-kocanın aşırı sorumsuzluğu,(içki ve kumar düşkünü olmak ,evin zorunlu ihtiyacını almamak,iş imkanı varken tembellikten dolayı çalışmamak, Karının ise aşırı pis ve pasaklı olması,düzenli yemek yapmaması,eşinin yada çocuklarının çamaşırlarını yıkamaması vb.)
* Kocanın eşini sürekli olarak dövmesi ,sık sık tartışıp adliye yada karakola başvurmaları.
* Fiili ayrılık tek başına boşanma nedeni olamaz.
* Barışmadan önceki olaylar affedilmiş sayılır, eğer eşler tekrar bir araya gelmiş ve daha sonra da yine anlaşamayarak dava açılmış ise bir araya gelindikten önceki söz ve eylemler kanıt olarak değerlendirilmez.
* Dava şiddetli geçimsizlikten açılmış ise daha sonra zina yada terk nedeniyle boşanma kararı verilemez.
* Tanıkların üçüncü kişilerden aktardıkları sözler boşanmaya esas alınamaz.
* Tanıkların davacıdan naklen aktardığı sözler de delil olarak davaya esas alınamaz.
* İhtar çekmekle koca önceki olayları affetmiş sayılır. Bu nedenle MK.164/1 maddesine dayanarak dava açıldığında ihtardan önceki eylem ve sözler aleyhe delil olamaz.
* Dava açıldıktan sonra gelişen olaylar bu davaya esas alınmaz.
* Eşlerden birisinin hasta olması,(sara,verem,kanser,Kan uyuşmazlığı, kısırlık, aşırı göz hastalığı v.b.) boşanma nedeni değildir. Akıl hastalığı ve cinsel yetersizlik hariç. Ancak hormon bozukluğu nedeni ile karının aşırı kıllı olması uzman hekim raporu ile belgelenmiş ise boşanma nedeni olabilir. Bu konu önemli olmakla birlikte kesin bir çizgi ile hastalığın boşanma nedeni sayılması için sosyal ve çevresel faktörler göz önüne alınıp belirlenmelidir.
* Kadının ,habersizce kocasının cebinden para alması boşanma nedenidir.
* Dövme ve dayak ile ilgili ceza davası sonucu beklenilmelidir. Takipsizlik kararı verilmiş ise bu dosya celbedilip mutlaka incelenmeli ve doktor raporu var ve koca tarafından dövüldüğü sabit ise boşanmaya karar verilmelidir.
* Soyut olarak kadının çalışmak istemesi başlı başına boşanma nedeni olamaz.
* İradi olmayan davranış ( Kloptamani) boşanma nedeni olamaz.
*Davacının(kocanın) ayrı evde oturan ve arasıra ziyaretine gelen ve bakıma muhtaç olan hasta annesine davalının (karı

yardımda bulunmaması boşanma sebebidir.
* Eşlerden birisi aşırı cimri ise boşanma nedenidir.
ANLAŞMALI BOŞANMA (M.K.166/3)
Şartları:
1- Evlilik en az bir yıl sürmüş olmalı,
2- Eşlerin bizzat başvurması yada eşlerden birisinin başvurması halinde duruşmada diğer eşin kabul etmesi,
3- Eşlerin bizzat dinlenmesi
4- Eşlerin boşanma irade ve taleplerini hiç bir baskı ve etki altında kalmadan serbest iradeleri ile verdikleri konusunda hakim üzerinde kesin bir kanaatını oluşması,
5- Mali konularda ve çocukların velayeti konusunda eksiksiz ve tereddütsüz olarak eşlerin anlaşması halinde anlaşmalı boşanma hükümlerine göre karar verilmelidir.
Mali konular nelerdir?
1- Eş için Yoksulluk nafakası 2- Çocuk var ise iştirak nafakası 3- Tedbir nafakası 4- Maddi ve Manevi Tazminat ,bu şartlardan birisi yada ödeme şekli ve taksit miktarı üzerinde uyuşmazlık var ise dava reddedilecektir. Yada MK.166/ 1-2 maddesine göre deliller toplanıp sonucuna göre karar verilecektir.
Taraflar mahkemeye anlaşma metnini gösterir protokol sunmuş iseler bu protokolün bizzat hakim tarafından tasdik edilip hüküm fıkrasında gösterilmesi gerekir. Hakim anlaşma metninde özellikle çocuklar yada eşlerin açık ve muhtemel mağduriyetini görebiliyor ise değiştirebilir. Ancak tamamen reddine karar veremez.
Bir yılın altında ki evliliklerde dava hemen reddedilmelidir. Zira Bu sürenin hiç bir istisnası yoktur.
Eşler davayı birlikte açabilecekleri gibi birisi açarak daha sonra diğer eş duruşmada boşanmak istediğini söyleyebilir.
Davalı eş başka bir şehirde ise ikamet ettiği yer mahkemesine talimat yazılıp hakim davalı eşi bizzat dinler ise yine MK.166/3 maddesinde ki şartlar oluşmuş sayılır.
Önemli 1:Anlaşmalı boşanma hükümleri davasında çoğu zaman eşlerden birisi yurt dışında olup Türkiye de bir avukata vekalet vermekte ve dava vekili tarafından açılmakta ,davalı eşte duruşmada davayı kabul etmektedir ki bu durumda vekalete dayanarak hakimin MK.166/3 maddesi gereğince boşanma kararı vermesi mümkün değildir. Zira yasa maddesi incelendiğinde hakimin bizzat tarafları dinlemesi emredici hüküm olarak istenilmektedir.
Önemli 2: Yine uygulamada sık sık karşımıza şu olaylar çıkmaktadır: Ülkemizde ki yoğun işsizlik nedeniyle vatandaşlarımız yurt dışına gidip çalışmak amacıyla Türkiye de eşinden boşanmak ve gitmek istediği ülke vatandaşı olan bayanla 5 yıl süre ile evlenmek , daha sonra da tekrar bu yabancı uyruklu eşinden de boşanıp oturma izni aldıktan sonra eski eşiyle yeniden evlenmek istediklerini beyan ederek anlaşmalı boşanma hükümlerine göre bir anlamda formalite gereği boşanma talep etmektedirler. Ben bu tür boşanmalara " Anlaşmalı anlaşmalı boşanma" diyorum. Bu konuda Hakimin son derece dikkatli ve hassas olması gerekir. Bu durumlarda çoğu zaman kadın, kocasının geleceğe yönelik hayal ve pembe rüyalara ilişkin telkin ve sözlerinin etkisinde kalmakta ve mevcut çocukların da velayetini kendi üzerine almakta ,ayrıca nafaka ve tazminat gibi hiç bir talebi de olmamaktadır. Maalesef koca eşinden ayrıldıktan sonra yurt dışına çıkar çıkmaz kendisini o ülkenin cazibesine kaptırmakta ve ailesini unutup yüzüstü bırakmaktadır. Kadının 1. Derecede yakınları da yok ise ya çevrenin bakımına muhtaç hale gelmekte yada hiç de arzu edilmeyen işlerde çalışmaktadır. Öncelikle hakimin; dilekçe de bu şekilde açık bir ifade var ise " boşanma iradelerinde tarafların samimi olmadığı" gerekçe gösterilerek yasanın açık hükmü karşısında davanın reddine karar vermesi gerekir. Ancak çoğu zaman dilekçede böyle bir gerekçeye yer verilmemekte, dava MK.166/3 maddesinde ki aranan şartlara uygun olarak açılmaktadır. İşte kadının ve çocukların geleceğini teminat altına almak için kanımca hakim mutlaka protokole müdahale etmeli ve çocuklar ve kadın için belli miktarda nafakaya hükmetmelidir. Zira hakim olayın niteliğine göre "mekaniklikten" ve "katı usul hukuku kurallarından" kurtulmalıdır. Kaldı ki özellikle yasa maddesi, boşanma davalarında hakime geniş takdir yetkisi tanımaktadır.