*Sık Kullanılanlara Ekle * HOŞ GELDİNİZ, ZİYARETİNİZ İÇİN TEŞEKKÜR EDERİZ
   
 
  FORUM
=> Daha kayıt olmadın mı?

**FORMUMUZDA KIZILAY İÇERİKLİ VE YARARLI BİLGİLERE YER VERİLMEKTEDİR.** **SİZ DE FORUMA ÜYE OLARAK BİLGİ PAYLAŞIMINDA BULUNABİLİRSİNİZ.**

FORUM - Bulmaca Sözlüğü

Burdasın:
FORUM => GENEL KÜLTÜR => Bulmaca Sözlüğü

<-Geri

 1  2  3  4  5  6 Devam -> 

İSA ORHAN
(şimdiye kadar 389 posta)
17.03.2011 09:16 (UTC)[alıntı yap]
A dan Z ye Bulmaca Sözlüğü

A

Aba terlik.ANTUFLA

Abartı. : MÜBALAĞA

ABD Başkanı Eisenhower’in takma adı. : İKE

Abdülhak Hamit Tarhan’ın manzum trajedisi. : NESTEREN

Abla.:CİCE

Acem hükümdarı. : EKASİRE

Acemi zeybek.:KIZAN

Acemi,bir işe yeni başlayan. : NEVNİYAZ

Acemi. : TOR

Acı biber.:KAYEN

Acı çikolata : BİTTER

Acı kavun. : EŞEK HIYARI

Acı yitimi. : ANALJEZİ

Acıbadem ağacı.: EREZ

Acıklı olay,dram. :HAİLE

Acıklılık. : FECAAT

Aç gözlü.: TAMAHKAR

Açı ölçmeye yarayan dönme hareketli bir çeşit cetvel. :ALİDAT

Açık alan korkusu.:AGORAFOBİ

Açık duran baş parmağın ucundan işaret parmağının ucuna kadar olan uzaklık.: SERE

Açık eflatun renk.: KIZILŞAP

Açık havada ızgara veya kızartma yapmaya yarayan ocak.:BARBEKÜ

Açık kapı ve pencereler arasında oluşan hava cereyanı.: KURANDERE

Açık mavi, kırmızı ve beyaz,sıkı ve tatlı küçük elma. : ABİ

Açık tohumlardan parklarda süs bitkisi olarak yetiştirilen,yurdu Güney Asya olan,palmiyeye benzer ağaç. : SİKALAR

Açık toprak rengi. : BOZ

Açık toprak rengi.:BOZ

Açık ve yüksek sesle.:CEHREN

Açık yeşil ve pembe renkli,kolay işlenen,değerli bir taş. : YEŞİM

Açık,ortada. : AYAN

Açıkgöz,kurnaz,hin.:EKE

Açıkgöz.:CİNGÖZ

Açıklık,bellilik.:BEDAHET

Açıktan geç,yaklaşma anlamında bir denizcilik ünlemi.:ALARGA

Açma,açılış. : KÜŞAT

Ad kavmi hükümdarı Şeddad tarafından cennete benzetilerek yaptırılan efsanevi bahçe.:İREM

Ad veya numara çekilerek oynanan şans oyunlarının genel adı.: LOTARYA

Ada çayı. : MERYEMİYE

Adak. : NEZİR

Adalet.: TÜRE

Adana ve Mersin yöresinde güğümle doldurularak sokaklarda satılan ve böbreğe iyi geldiğine inanılan meyankökü şurubu.:AŞLAMA

Adanmış ülke yada İsrail ülkesinin eski adı.:KENAN

Adem ile Havva’nın üçüncü oğlu. : ŞİT

Adet görme. : MENSTRUASYON

Adet yokluğu: AMENORE

Adı kötüye çıkmış kimse.:BEDNAM

Adım aralığı. : FULE

Adını anma,sözünü etme.:ZİKİR

Adını bugünkü Bogota yakınlarında yaşamış bir yerli kabilesinin efsanevi yöneticisinden alan masalsı altın ülkesi.: ELDORADO

Adil hükümdar.AVER

Afgan halklarından biri. : PEŞTUN

Afganistan ve Pakistan kadınlarının yüzlerini örtmek için kullandıkları bir tür peçe: BURKA

Afrika kabilelerinde krala verilen ad.: KABAKA

Afrika kokarcası da denilen bir kürk hayvanı. : ZORİLLA

Afrika kökenli bir Amerikan müziği.:CAZ

Afrika kökenli bir dans.:BAMBULA

Afrika misk kedisi. : KALEMİS

Afrika ve Asya’nın kurak bölgelerinde yaşayan kemirgen bir hayvan.:GERBİL

Afrika zencilerinin çalı çırpıdan yaptıkları çardak gibi barınak.:APATAM

Afrika’da gruplar halinde yaşayan ve boyu 30 cm kadar olan memeli bir hayvan.: KUYRUKSÜREN

Afrika’da ve Amerika’da yaşayan,iri gövdeli,uzun yapraklı palmiye.: RAFYA

Afrika’da bir ağaç. : AKO

Afrika’da bir oyun türü. : AVELE

Afrika’da bir ülke. : BENİN

Afrika’da çitle çevrili bir hayvan barınağı ile çevresindeki evlerden oluşan yerleşme biçimi.:KRAAL

Afrika’da yaşayan bir antilop. : KOB

Afrika’da yaşayan bir leylek türü.:MARABU

Afrika’da yaşayan bir yaban kedisi.:İMPAKA

Afrika’da yaşayan iki antilop türünün ortak adı. : GNU

Afrika’da yaşayan İnek antilobu. : KAAMA

Afrika’da yaşayan iri bir antilop: BEİSA

Afrika’da yaşayan ve çok hızlı koşabilen bir antilop. : İMPALA

Afrika’da yaşayan,narin ve küçük bedenli bir antilop.: BEİRA

Afrika’da yetişen ve parlak kerestesi mobilyacılıkta kullanılan bir ağaç.:OKUME

Afrika’dan zenciler tarafından getirildiği sanılan ağır bir Küba dansı. : HABANERA

Afrika’nın en yüksek dağı Kilimanjaro’nun yerli dillerde özgürlük anl***** gelen adı. : UHURU

Afrika’nın hızlı koşular için yetiştirilmiş evcil hecin devesi. : MEHARİ

Afrika’nın tropikal bölgelerinde yaşayan iri bir leylek cinsi. : TANTAL

Afrika’ya özgü bir tür yaban kedisi.:SERVAL

Afyon yöresinde kadınlar tarafından oynanan bir halk oyunu.:FADİK

Afyon’un Sandıklı ilçesinde bir kaplıca.:HÜDAİ

Afyondan çıkarılan,öksürüğü kesmek için hekimlikte kullanılan bir madde. : KODEİN

Afyondan elde edilen ve hekimlikte kullanılan bir alkoloit. : PAPAVERİN

Agaragar.:JELOZ

Ağ : APIŞLIK

Ağ yatak. : HAMAK

Ağacın reçinesini çıkarmada,boyanmış eski mobilyaları temizlemede kullanılan beyaz toz.OTAŞE

Ağaç bilimi. : DENDROLOJİ

Ağaç cilası.:LAK

Ağaç çemberler üzerine örülmüş torba biçiminde balık ağı. : VİNTER

Ağaç çivi. : KAVELE

Ağaç dallarından yapılmış gölgelik.:ÇARDAK

Ağaç işleriyle uğraşan ve ağaçtan çeşitli eşya yapan usta.:MARANGOZ

Ağaç rendelemekte kullanılan,uzun marangoz rendesi. : PLANYA

Ağaç sansarı.:ZERDEVA

Ağaç veya demir parçalarını birbirine bağlamakta kullanılan somunlu iri başlı vida: CIVATA

Ağaç veya fidan dikmeye yarayan yer.:OYUM

Ağaç veya kumaştan yapılmış bir kanal içinde hareket ederek açılıp kapanan perde.:STOR

Ağaç veya topraktan yapılmış küçük testi.:BODUÇ

Ağaç yada sebze dikmek için açılan çukur. : EMEN

Ağaç,bağ çubuğu veya sebze dikmek için açılan çukur.:EMEN

Ağaç,taş ve madenleri oyarak şekil veren usta.:NAKKAR

Ağaçların kütük ve dallarındaki yosun. : PUS

Ağaçlıklı yol.:ALE

Ağaçtan yapılmış iri çekiç.:TOKMAK

Ağaçtan yapılmış testi.: SENEK

Ağaçtan yapılmış top.: TOMAK

Ağdalı,koyu kıvamlı bir maddenin özelliği,ağdalık.: VİSKOZİTE

Ağı otu.: BALDIRAN

Ağıl,davar ağılı : ARKAÇ : KOM

Ağın her suya atılışıyla bir defada yakalanan balık. : FOROZ

Ağır akan su.:KARASU

Ağır başlı,uslu. : DÖLEK

Ağır bir şeyi denizden çıkarmak veya denize indirmek işinde kullanılan büyük vinçli deniz teknesi.:ALGARİNA

Ağır bir yükün yerden yükseltilmesini sağlayan alet.:KRİKO

Ağır cisimleri bir yerden başka bir yere kaydırmak ve özellikle deniz teknelerini karaya çekmek için bunların altına sürülen yuvarlak ağaç.Çekek tahtaları,felek. : FİLENK

Ağır ritimli bir İspanyol dansı.:BOLERO

Ağır tempolu bir İspanyol dansı.:SARABANDA

Ağır topuz.:GÜRZ

Ağır,kalın,dayanıklı ve sağlam.: KUNT

Ağırbaşlı,sözleri ve davranışları ölçülü olan kimse.ENLİ

Ağırbaşlılık.:VAKAR

Ağırlama. : İCLAL

Ağız kısmı yayvan bakır kap.:ÜSKÜRE

Ağız ve dil hareketlerinden yararlanarak,soluk borusuna arka arkaya küçük miktarda hava göndermek için başvurulan soluk alma.:FROG

Ağız yangısı. : STOMATİT

Ağızdan ağıza söylenen parola. : PASAPAROLA

Ağızotu.:YEM

Ağrı Dağındaki bir yayla. : ELİ

Ağrı dağının eski adı. : ARARAT

Ağrı.: VECA

Ağrı’nın Doğubeyazıt ilçesine özgü bir tür köfte.:ABDİKÖR

Ağrılı ve kirpikleri dökülmüş göz.:ÇİPİL

Ağustos ayının ilk haftasına denk gelen yazın en sıcak günlerine verilen ad.:EYYAMIBAHUR

Ağustos böceği.: ORAK BÖCEĞİ

Ağzı çember biçiminde telden yapılma torbaya benzer büyük gözlü ağ. : APOŞİ

Ağzı geniş,tek kulplu su kabı: KANATA

Ağzı sıkı.:KETUM

Ağzın içinde oluşan pamukçuk. : AFT

Ağzına kadar dolu.:LEBALEP

Ahali,sakinler.:SEKENE

Ahbaplık,arkadaşlık,alışkanlık.: ÜNSİYET

Ahırdaki gübreyi dışarı atmak için kullanılan delik, pencere. : TEMEK

Ahi kuruluşlarına girenlerin törenle bellerine bağlanan kuşak. : ŞED

Ahize,alıcı,reseptör. : ALMAÇ

Ahlaklı.: NEZİH

Ahmaklık. : HAMAKAT

Ahmet Raşit Öğütçü. : ORHAN KEMAL

Ahmet Rıfat’ın kurduğu,insanın bütün nefis baskılarından,geçici eğilimlerinden arınmasını amaçlayan bir Sünni sistemi.: RUFAİLİK

Ahşap ve çubuklarla yapılan ve pencerelere takılan siper.:KAFES

Ahududu soslu şeftalili,krem şantili dondurma.EŞMELBA

Ahududu. : AĞAÇ ÇİLEĞİ

Aids testi. : ELİZA

Aids virüsü.:HİV

Ailesine bakan./Yoksul: AİL

Ajanda.:ANDAÇ

Akaç. : DREN

Akaju. : MAUN

Akanyıldız. : AĞAN : ŞAHAP

Akarsu krosu. Sal yarışı. : RAFTİNG

Akarsu krosu.: RAFTİNG

Akarsu yatağı., mecra. : AKAK

Akbaba.:KERKES

Akciğer zarı iltihabı.NÖMONİ

Akciğer. : RİE

Akciğerleri dinlerken hekimin duyduğu patolojik ses. : RAL

Akdeniz ülkelerinde görülen, en çok keçi sütü ile bulaşan ateşli bir hastalık.:MALTAHUMMASI

Akdeniz yöresinde yetişen ve çiçek tomurcukları turşu yapımında kullanılan bir bitkiye verilen ad. : KEBERE

Akdeniz bölgesinde bir akarsu. : ALATA

Akdeniz Bölgesinde yaygın bir çiçek.:BEGONVİL

Akdeniz Bölgesinin batı kesiminde bir akarsu.: EŞEN

Akdeniz çevresinde bol yetişen,ateşe ve öksürüğe karşı sağaltıcı bir etkisi bulunan,uyarıcı,güçlendirici,yara sağaltıcı olarak da yararlanılan bir bitki.ALAKOTU

Akdeniz çevresinde yaşayanlarda görülen kansızlık.Cooley hastalığı. : TALASEMİ

Akdeniz çevresinde yetişen ve dalları sepet örmekte kullanılan bir ağaççık.:AYIT

Akdeniz ve Marmara’da yaşayan kırmızı renkli,eti lezzetli bir balık. : MAZAK

Akdeniz yöresinde görülen çok sıcak rüzgar. : SİROKO

Akdeniz yöresinde kendiliğinden yetişen ve dokumacılıkta kullanılan bir bitki.: ALFA

Akdeniz yöresinde yetişen ve köklerinden kırmızı boya elde edilen bir bitki. : HAVACIVA

Akdeniz yöresinde yetiştirilen ve lezzetli kökleri sebze olarak kullanılan bir bitki.:İSKORÇİNA

Akdeniz’de İtalya’ya ait bir ada. : ASİNARA

Akdeniz’de yaşayan beyaz etli bir balık. : HANİ

Akdeniz’de yaşayan iri karides türü. : NİKA

Akdeniz’de yaşayan,pullu,eti beğenilen bir balık.:SİNARİT

Akdeniz’de yaşayan,vücudu yassı,pullu,eti lezzetli bir balık.: İŞKİNE

Akıcı söz. : SELİS

Akıl hastalıklarının genel adı. : PSİKOZ

Akıl. : US

Akıldışıcılık. : İRRASYONALİZM

Akıllı,zeki.:LEBİB

Akıllıca. : ALEMİYANE

Akılsız,budala. : EBLEH

Akıntılı hastalık.:AKARCA

Akıtaç. : PİPET

Akıtma.:İSALE

Akkız otu,mübarek dikeni gibi adlar da verilen ve çiçekli dalları halk hekimliğinde kullanılan otsu bitki. : ŞEVKETİ BOSTAN

Akkor. : NARIBEYZA

Akla ve bilmeye değil de iradeye üstünlük tanıyan,ruhsal olayların ve bilgi sürecinin temelinde iradeyi gören bilim dışı öğreti.:VOLONTARİZM

Aklı başında olmayan,baygın.:BİHUŞ

Aklı yatmış. : KAİL

Akran,eş.:BEKTAŞ

Akran. : TAYDAŞ

Akrep takım yıldızının kuyruğunun güneyinde yer alan,küçük güney takımyıldızı,sunak.:ALTAR

Aksaray’da bir baraj. :APA

Aksu,ak basma,perde.:KATARAKT

Akşam vakti,akşam namazı. : AŞA

Aktinyum elementinin simgesi. : AC

Akut lösemilerin tedavisinde kullanılan bir antibiyotik. :AZASERİN

Akyuvar. : LÖKOSİT

Alaca benekli./Cüzamlı./Çiçek bozuğu. : ABRAŞ

Alaca,iki renkli.: YANAL

Alakasız.(Mecazi). : KELALAKA

Alamanadan küçük,üç çifte balıkçı kayığı. : MANYAT

Alan korkusu.:AGORAFOBİ

Alaşım. : HALİTA

Alaturka müzikte kullanılan bir tür zilsiz tef. : BENDİR

Alavereci. : SPEKÜLATÖR

Alay,eğlenme. : MEZEK

Alaysı. : İRONİK

Alçak kimse. : DENİ

Alçalma. : ZÜL

Alçı taşı.:JİPS

Alçıdan kabartma süsler.Süslemecilik sanatında alçak kabartma tekniğinde,mala ile yapılan alçı süslemeye verilen ad. : MALAKARİ

Aldatma,oyun,düzen.ESİSE

Alev.Yalaz. : ALAZ

Aleve tutularak pişirilmiş.:FLAMBE

Alevi ve Bektaşi müritleri aydınlatmak için düzenlenen cemaatlerde dedelere yapılan yardım veya verilen para.:HAKKULLAH

Alevi-Bektaşi törenlerine verilen ad Alevi semahı.:CEM

Alışılagelen.:BERMUTAT

Alışkanlık.:ÜNSİYET

Alışkanlıkla elde edilmiş beceri.: RUTİN

Alışma,kaynaşma.:ÜLFET

Alışveriş. :AKSATA

Alışverişte çok kar amacını güden kimse.:BEZİRGAN

Alkalik. : KALEVİ

Alkil kökü. :AMİNO

Alkolde eriyen hayvani reçine.:GOMALAK

Allah’ın buyruklarına uyma.:TAAT

Almak,alıp götürmek.:APARMAK

Alman,Avusturya,İngiliz,Rus ve İsveç askeri hiyerarşisinde en yüksek rütbe.:FELDMAREŞAL

Almanca evet.:JA

Almanya dışına sürülmüş Musevilerin 14. asırdan başlayarak kullanmış oldukları Almanca-Yahudice karması dil. : YİDİŞ

Almanya ve Avusturya’da kullanılmış eski gümüş para. : TALER

Almanya ve İtalya’da resim müzelerine çoğu zaman verilen ad. : PİNOKOTEK

Alnın üzerine düşen kısa kesilmiş saç.:KAKÜL

Alosa’da denilen balık.: TİRSİ

Alt gagasında deriden bir kesesi olan iri kuş.: PELİKAN

Alt,aşağı.:ZİR

Altay panteonunda deniz tanrıçası. : AKANA

Altı aylığa kadar körpe yaban domuzu.:FESEK

Altı çan biçiminde genişleyen etekler için kullanılan sözcük. : KLOŞ

Altı düz,üçgen biçiminde yelkenli iki kişilik tekne. : ŞARPİ

Altı mukavva ile beslenmiş,üstü sırmalı işleme.: DİVAL

Altı veya sekiz çift kürekle çekilen dar,uzun bir çeşit kayık : KANCABAŞ

Altın alaşımı.: ORÜR

Altın kökü. : İPEKA

Altın renginde olan.:ALTUNİ

Altın ve gümüş eritilen kabın içine konulan çerçeve. : İLİCE

Altın ve gümüş işlemeli bir tür ipekli kumaş. İpekten sarımtırak dallı nakışlarla işlenmiş bir tür beyaz kumaş. : DİBA

Altından yapılma,altın rengi. : ZERRİN

Altıpatlar da denilen bir tabanca türü.:REVOLVER

Altmış santimlik bir uzunluk ölçüsü. : ARŞIN : ENDAZE

Altmış yıl.: SİTTİNSENE

Altmışlı yılların başlarında doğan bir Jamaika müziği.:SKA

Altyapı. : İNFRASTRÜKTÜR

Alüminyum,bakır ve magnezyum katılmış çinko alaşımlarına verilen ad. : ZAMAK

Alüminyumun simgesi: AL

Alüvyon. : LIĞ

Alyuvarlar. : ERİTROSİT

Amaçlamak. : İSTİHDAF ETMEK

Amaçtan şaşmak: ÇAVMAK

Amasya’da bir göl. : BORABAY

Amasya’nın Taşova ilçesi yakınlarında,sarkıt ve dikitleriyle tanınmış mağara. : BALLICA

Amazon bölgesinde bataklık sık orman.: İGAPO

Ameliyat bıçağı. : BİSTÜRİ : NEŞTER

Ameliyat ipliği. : KATKÜT

Amerika ve Avustralya’da yaşayan,kürkü değerli memeli bir hayvan.:OPOSSUM

Amerika’da yaşayan, avlanması ve postlarının satılması yasak olan memeli bir hayvan. :OSELO

Amerika’da 1917’de çeşitli meslekten insanları kültürel,insancıl amaçlar çerçevesinde toplamak amacıyla kurulan kulüp.:LİONS

Amerika’da Amazon,Afrika’da Nijer ırmakları gibi Ekvator bölgesindeki büyük suların geçtiği havzalarda bulunan geniş ve balta girmemiş ormanlara verilen ad. : SELVA

Amerika’da yaşayan ve yavrularını sırtında taşıyan keseli sıçan. : SARİG

Amerika’nın sıcak bölgelerinde yetişen bir ağaç,hint bademi.:KAKAO

Amerika’nın sıcak bölgelerinde yetişen bir ağaççık.:İKAKO

Amerika’nın tropikal bölgelerinde yaşayan kimi kemiricilerin ortak adı.: AGUTİ

Amerikan armudu : AVOKADO

Amerikan devesi. : LAMA

Amerikanın ekvator bölgesindeki tatlı sularda yaşayan bir kaplumbağa. : MATAMATA

Amerikanın sıcak bölgelerinde yetişen ve mandalinaya benzer meyvesi olan bir ağaca verilen ad. : GUAYAVA

Amine Hatun’un Hazreti Muhammed’e hamile kaldığı gece.:REGAİP

Amip,akyuvar ve bazı bakterilerde hücre bölünmesi yoluyla olan çoğalma.:AMİTOZ

Amirler. : ÜMERA

Amonyak tuzu. : NIŞADIR

Amyant. : AKASBEST

Ana ırmağa karışan akarsu.:GELEĞEN

Ana kent. : METROPOL

Ana rahminde doğma zamanını tamamlayamamış veya vaktinden önce düşmüş çocuğa verilen ad. :CENİN

Anadolu beyliklerinde donanma askeri. : AZAP

Anadolu halklarının ana tanrıçası. : KİBELE

Anadolu halklarının en eski ana tanrıçası,:MA

Anadolu’da doğup Karadeniz’e dökülen akarsuların en doğuda olanı.:ÇORUH

Anadolu’da Lykia bölgesinin en önemli liman kentlerinden biri.ATARA

Anadolu’da seyirlik köy oyunlarını düzenleyen kişiye verilen ad.:KIZILAYAK

Anadolu’da yüzyıllardan buyana göçerler arasında dokunan bir tür ensiz dokumaya verilen ad. : ÇARPANA

Anadolu’nun bazı yörelerinde mercimekli bulgur pilavına verilen ad.:MÜCEDDERE

Anadolu’nun bazı yörelerinde tohuma verilen ad. : BİDER

Anadolu’nun çeşitli yörelerinde genellikle kadınların vücutlarının çeşitli yerlerine yaptırdıkları dövme. : DAK

Anadolu’nun en eski halkı.:LUVİLER

Anadolu’nun güneybatısının antik devirlerdeki adı. : KARİA

Anadolu’nun iç ve doğu kesimlerinde yaşayan,toprak altına yuva kuran memeli bir hayvan.:AVURTLAK

Anadolu’nun kimi bölgelerinde erkekler arasında yapılan sohbet toplantıları: BARANA

Anadolu’ya özgü bir halk oyunu.:TAMZARA

Anahtar. : AÇAR

Anakent,ana şehir.:METROPOL

Anarşizmin rengi.:KARA

Anasonsuz üzüm rakısı. : DÜZİKO

Anayurdu Meksika olan,odunundan kırmızı boya elde edilen bir ağaç.:BAKAM

Anayurdu Orta ve Güney Amerika ile Batı Hint adaları olan elli kadar ağaç ve çalı türünün ortak adı.: JAKARANDA

Angola’nın başkenti.:LUANDA

Angola’nın para birimi.:ESKÜDO

Anında çeviri.: SİMÜLTANE

Anında,hemen.: ALAMİNÜT

Anıtkabir’in tasarımını da gerçekleştiren ünlü mimarımız.:EMİN ONAT

Anıtmezar. : MOZOLE

Ankara keçisinin kılı. : MOHER

Ankara ve yöresine özgü iki kişiyle oynanan ağır ritimli bir halk oyunu.:FİDAYDA

Ankara yöresine özgü bir halk oyunu.:MİSKET

Ankara’daki Hitit Güneşi adlı anıtıyla tanınan,1905-1978 yılları arasında yaşayan heykelcimiz.:NUSRET SUMAN

Ankara’nın Kızılcahamam ilçesinde ulusal park kaps***** alınan orman alanı.:SOĞUKSU

Anket. : SORMACA

Anlam bakımından birbirine bağlı iki dizeden oluşmuş şiir parçası.:BEYİT

Anlambilim.: SEMANTİK

Anlaşılmaz bir biçimde yüksek sesle bağırmak.: BÖĞÜRMEK

Anlaşma,uyuşma. : ANTANT

Anlatışta düzgünlük.: FESAHAT

Anlayış. : İZAN: FERASET

Anlayışlı.:FERASETLİ.:ZEYREK

Anlayışsız,ahmak,kalın kafalı.:GABİ

Ansızın gelen bela,sıkıntı. : MUSİBET

Antakya’da,bir çok dinsel yapı bulunan ve tabiatı koruma alanı kaps***** alınan dağ.:HABİBNECCAR

Antalya ilinde antik bir kent. : SİMENA

Antalya körfezinin batı kıyısında bir burun. : GELİDONYA

Antalya Körfezinin batı kıyısında bir koy ve burun.: ADRASAN

Antalya ve Fethiye körfezleri arasında yer alan yarımadanın adı.:TEKE

Antalya yöresine özgü,kaburga kemiği ve pirinçle yapılan bir yemek.:LABA

Antalya’da bir baraj.:ALAKIR

Antalya’da bir mağara. : KARAİN

Antalya’da Kale ve Finike ilçeleri arasında yer alan kıyı gölü.:BEYMELEK

Antalya’da Manavgat çayı üzerinde bir baraj ve hidroelektrik santralı.:OYMAPINAR

Antalya’da tanınmış bir mağara.: DAMLATAŞ

Antalya’nın Elmalı ilçesinde tabiatı koruma alanı kaps***** alınan ve Toros sediri ağaçlarıyla kaplı olan orman alanı. : ÇIĞLIKARA

Antalya’nın eski adı.:ADALYA


Antalya’nın Lara bölgesinde,yaklaşık 150 kuş türünü barındıran bir göl.:YAMANSAZ

Antalya’ya özgü tahinle yapılan bir yiyecek. : HİBEŞ

Antarktika’da etkin bir yanardağ.:EREBUS

Antepfıstığıgillerden,sıcak bölgelerde yetişen,kabuğu hekimlikte,yaprakları dericilikte kullanılan bir ağaç. : SOMAK

Antik çağda daha çok mezar taşı işlevi gören ama adak,anı veya sınır taşı olarak da dikilen taş levha.:STEL

Antik çağlarda Kızılırmak ile Sakarya ırmağı arasındaki bölgeye verilen ad. : GALATYA

Antik çağlarda,Anadolu’nun güneybatısına verilen ad.:LİKYA

Antik Yunan’da,konserler verilen,şiirler okunan,oyunlar oynanan,genellikle dikdörtgen biçiminde,üzeri kapalı yapı.:ODEON

Antiller’de ve bütün tropikal bölgelerde yetiştirilen,kökündeki yumrulardan ararot çıkarılan bir kamış çeşidi.:MARANTA

Antimon’un simgesi. : SB

Antlaşma:. MUAHEDE

Anüsten su vermek yoluyla kalın bağırsağın içini temizleme.Lavman.: TENKİYE

Apandis iltihabı.:APANDİSİT

Aptal. : ALIK: ŞAVALAK

Ara,arasında.:BEYN

Ara. : ANTRAKT

Araba oku.:ARIŞ

Araba okunun ekseni. : İK : İĞ

Araba üzerine gerilerek içine saman veya tahıl doldurulmuş büyük kıl çuval. : GERİ

Araba vapuru. : FERİBOT

Arabacı.:KOÇAŞ

Arabada saman yüklenen taşıma sepeti. : ÇİTEN

Arabistan plakası. : KSA

Arabistan yarımadasında yaşayan bir çok Arap kabilesinin ortak adı. : MAZİN

Arabistan’da çeşitli yerlerde kurulan pazarlar.: SUK

Aracısız,doğrudan. : BİLVASITA

Arap abecesiyle yazılan ve ancak büyüteçle okunan bir yazı biçimi. : GUBARİ

Arap abecesiyle yazılan bir yazı türü. : CELİ : HİLALİ.: TALİK

Arap alfabesinin her hangi bir rakamı karşılayan ve anlamsız sekiz kelimeden oluşan değişik bir düzeni. : EBCET

Arap atlılarının bayramlarda yaptıkları gösteri. : FANTAZMA

Arap atlılarının bayramlarda yaptıkları gösteri.:FANTAZYA

Arap dili ve edebiyatıyla uğraşan kimse.: ARABİST

Arap erkek giyiminde,kefiyenin kaymaması için başa geçirilen ayarlı çember.Yün çember bağ. : AGEL

Arap harflerinin en çok kullanılan el yazısı biçimi.:RIKA

Arap harfleriyle yazılmış metinlerde kısa ünlüleri göstermek için kullanılan işaret.:HAREKE

Arap reisinin evi. : ZAMALA

Arap yazısının düz ve köşeli çizgilerle yazılan eski bir biçimi.:KUFİ

Arapça çok karanlık gece.:LEYLA

Arapça da ben. : ENE

Arapça dilbilgisinde fiil çekim örneklerini içeren kitap.: EMSİLE

Arapça el yazısı biçimi. : RIKA

Arapça kuş.:TAYR

Arapça zarf yapan gibi anlamında benzetme öneki.:KE

Arapça’da domuz. : HINZIR

Arapça’da inandık anlamında bir söz.:AMENNA

Arapların başlarındaki serpuş. : KEFİYE

Arapların Recep ayında kestikleri kurban. : ATİRE

Araz. : İLİNEK

Arazi üzerinde serilmiş bir işaret noktasının düşeyini gösteren geometrik biçimli tahta lata. :MİRA

Arazide dikilen işaret çubuğu. : ARDA

Ardıç kozalağı. : EFİN

Argo da adam,herif anlamında söz. : *****

Argo da ahlaksız kimse. : KAYARTO

Argo da esrar. : OT

Argo da hiç emek vermeden ele geçirilen şey. : LÜP

Argo da orta yaşlı erkek. : KIRANTA

Argo’da aptal,sersem.:GEBEŞ

Argo’da çirkin kimseye verilen ad.:KOKOROZ

Argo’da dikizleme.:RONT

Argo’da dolap.:KETENPERE

Argo’da dost,metres anlamında sözcük.:GACO.:ZAMKİNOS

Argo’da fahişe.:KEVAŞE

Argo’da gizli dost.:AŞNAFİŞNE

Argo’da görgüsüz,kaba saba kimseye verilen ad.:ZONTA

Argo’da hamama verilen ad.:TATO

Argo’da hile,düzen,tuzak.: TONGA

Argo’da kağıt para.APEL

Argo’da lira anlamında kullanılan sözcük.:OSKİ

Argo’da metres.:MANTİNOTA

Argo’da rakı.:ANZAROT

Argo’da sersem,budala,ahmak.: HIRT

Argo’da silahla yapılan hırsızlık.: TUFA

Argo’da sövme,sövgü.:KALAY

Argo’da tanışıyormuş gibi yaparak para sızdırma.:MANİTA

Argo’da tavla oyununda kullanılan zar.:KEMİK

Argo’da vurgun anlamında sözcük.: TUFA

Argo’da yolsuzca veya zorla elde edilen mal.:KAPAROZ

Argo’da,şuna bak,hale bak anlamında bir sözcük.:KİTAKSİ

Argoda alay. : SARAKA

Argoda altın lira. : OSKİ

Argoda bit. : MACAR

Argoda cebi delik. : KOKOROZ

Argoda çalmak ,aşırmak. : AŞIRAMENTO

Argoda değersiz,kötü. : KITIPİYOZ : KITIPİYOS

Argoda değersiz,önemsiz,derme çatma. : CAVALACOZ

Argoda genç ve yakışıklı erkeğe verilen ad. : LAÇO

Argoda git defol anlamında sözcük. : NAŞ

Argoda giysi. : FAÇA

Argoda gizli yer. : SOTA

Argoda gösteriş,çalım. : AFİ

Argoda gözetleme. : ERKETE

Argoda güzel giyimli,çok şık. :APİKO

Argoda külhanbeyi tavırlı kimse. : ADADİYOZ

Argoda oynaş. : AFTOS

Argoda uydurma söz,yalan.:KITIR

Arı beyi.:ANAARI

Arı kil. : KAOLİN

Arıların çıkardığı bir tür salgı.. : EĞİR

Arıların kovan deliğini kapatmak için kullandıkları sarı ve yumuşak madde,balmumu.:KİREBOLU

Aristokrasi.:ZADEGAN

Aristoteles’in şiir anlayışından alınan ve sanat yapıtını birtakım kurallara bağlı olmakla birlikte dünyanın bir taklidi olarak tanımlayan terim. : MİMESİS

Arjantin’in plaka işareti.: RA

Ark.Kıvılcım. : ŞERARE

Arka. : PEŞ : AKAB

Arkadaş,geceleri konuşulup dertleşilen dost.:SEMİR

Arkadaş. : ENİSE

Arkadaş.:YAREN : REFİK

Arkalıksız iskemle. : SEKMEN

Arkalıksız küçük iskemle. : OTURAK

Arkalıksız,alçak,yumuşak,ayakları gözükmeyen oturacak. : PUF

Arkası kabarık,oturak yeri geniş koltuk. : BERJER

Arkası yırtmaçlı resmi ceket. :CEKETATAY

Arkası yırtmaçlı,etekleri uzun,çift sıra düğmeli,resmi erkek ceketi.:REDİNGOT

Arkeolojide antik kentlerin mezarlarına verilen ad. : NEKROPOL

Arkeolojide,genellikle boynuz veya hayvan başı biçiminde içki kabı.: RİTON

Armağan,karşılıksız verilen: PEŞKEŞ

Armut biçiminde ipek telli Vietnam lavtası. : TİBA

Arnavutluk para birimi. : LEK

Arnavutluk’un plakası:AL

Arpa,buğday ve benzerlerinin kalburdan geçirilmiş bölümü. : ELENTİ

Arsenik. : ZIRNIK

Arsız sokak çocuğu,piç. : KOPİL

Arşının sekizde bir uzunluğunda ölçü birimi. : URUP

Arşiv.:BELGELİK

Arta kalan. : BAKİ

Artırma yoluyla yapılan satış.:MEZAT

Artvin ilinde,Sahara yaylası ile birlikte ulusal park kaps***** alınan ve doğal güzelliğiyle tanınan bir göl.: KARAGÖL

Artvin ilinde,ulusal park kaps***** alınan ünlü yayla.:SAHARA

Artvin’in Ardanuç ilçesinde ünlü bir yayla.:BİLBİLAN

Artvin’in eski adı. : LİVANE

Aruz ölçülerinden biri. : REMEL

Aruz ölçüsünde kısa okunması gereken bir heceyi,kalıba uydurmak için uzatma. : İMALE

As.: KAKIM : ERMİN

Asalak bilimi. : PARAZİTOLOJİ

Asalak. : TUFEYLİ : EKTİ

Asbestli çimentodan yapılan bir çatı kaplama gereci.:ETERNİT

Asgari,minimum.: MİNİMAL

Asık suratlı,somurtkan. : ABUS

Asıl hücre ile protoplazma uzantılarından ve bir silindir eksenden oluşmuş sinir hücresi.:NÖRON

Asıl,unsur,hipostaz.: UKNUM

Asilzade,derebeyi.:ALPAGUT

Asit. : HAMIZ

Asker şapkalarına takılan ve rengi uluslara göre değişen işaret. : KOKART

Asker yetiştirilmek üzere Yeniçeri ocağına alınacak çocukları seçip toplama işi.EVŞİRME

Asker,ordu. : LEŞKER

Asker,ordu.:CEYŞ

Asker. : SÜ

Asker.:SÜ

Askeri ataşe.. : ATAŞEMİLİTER

Askeri donatımın metal bölümlerini temizlemek için kullanılan üstübeç,alkol ve sabun karışımı madde. : ASTİKA

Askeri mahkeme.İVANIHARP

Askerlerin arasına katılmış sivil savaşçı.:BAŞIBOZUK

Askerlik çağı.:ESNAN

Aslan takımyıldızının Latince adı.: LEO

Asma biti. : FİLOKSİRA

Asma filizinin rengi,açık yeşil renk.:FİLİZİ

Asma kütüğü.: REZ

Asma,kavun,karpuz gibi bitkilerin sürgünü veya dalı.: TEVEK

Asma,yukarı kaldırma. : TALİK

Asmalık.:BAĞ

Aspiratör.:EMMEÇ

Ast. : MADUN

Astarlık bir kumaş türü.: SOF

Astronomi alanındaki buluşları,matematik,doğa bilimleri,coğrafya ve tarih alanındaki çalışmalarıyla ünlü,Orta Çağın en büyük bilginlerinden biri.: BİRUNİ

Astronomi. : FELEKİYE

Asurlular tarafından kurulan ticaret kolonilerine verilen ad.:KARUM

Asya ve Afrika’da yaşayan,güzel ötüşlü küçük bir kuş.:BENGALİ

Asya’da bir göl.:URMİYE

Asya’da bir ırmak. : OBİ : OKA

Asya’da ve Malezya takımadalarında yetişen yelpaze yapraklı büyük boylu palmiye.:KORİFA

Aşağı derece.EREKE

Aşağılık kimseler,alçaklar anlamında eski sözcük.: EDANİ

Aşı boyası. : OKR

Aşık ve bilye oyunlarında kullanılan, içi oyulup kurşun akıtılarak ağırlaştırılmış boyalı kemik.: AKAT

Aşık kemiği. : KAP :TALUS

Aşık olmaktan duyulan korku. : AMOROFOBİ

Aşılanmamış zeytin ağacı,yabani ağaç.: DELİCE

Aşırı iştahlı.:EKİL

Aşırı iştahsızlık. : ANOREKSİ

Aşırı kitap okuma tutkusu.:BİBLİYOMANİ

Aşırı sembolist sanatçılara verilen isim.(19. Asır sonlarında görüldü.EKADAN

Aşırı şişmanlık. : OBEZİTE

Aşırı ulusçuluk.: ŞOVENİZM

Aşiret. : OYMAK

Aşk ateşi. : OD

Aşk. : SEVİ

Aşkla ilgili,kösnül.:EROTİK

Aşure kazanını karıştırmak için kullanılan uzun saplı,yayvan uçlu kepçe. : MABLAK

At ahırı. : TAVLA

At arabalarının tekerleğine geçirilen demir çember. : ŞINA

At eğitimi ve bu eğitimin yapıldığı yer. : MANEJ

At eğitimi yapılan alan.: MANEJ

At gezdirmeliği. : PADOK

At koşturup karşı takım oyuncularına değnek atarak topluca oynanan eski bir Türk oyunu.:CİRİT

At tüyünün rengi. : DON

At üretilen çiftlik. :HARA

At ve eşek yavrusu.:KULUN

At ve kısrak sürüsüne verilen ad. : ÜREK

At veya araba uşağı. : İSPİR

At yarışlarında kullanılan klasik engele verilen ad. : OKSER

At,eşek gibi tek tırnaklı hayvanların tırnağı. : TOYNAK

At,köpek gibi evcil bir hayvanın soy kütüğü. : PEDİGRİ

Ata bakan,tımar eden kimse,at bakıcısı.:SEYİS

Atardamar bozukluğu. :ARTERİT

Atardamar. : ARTER

Atardamarda kanın pıhtılaşması veya yağ parçacıklarının oluşması sonucunda meydana gelen tıkanma.:AMBOLİ

Atasözlerine dayanan didaktik Çin-Japon şiiri. : Pİ

Ateş anl***** gelen Sanskritçe sözcük.: AGNİ

Ateş böceği. : ARUSEK

Ateş. : KOR : NAR

Ateşe tapanlar,Zerdüşt dinine bağlı olanlar. : MUGAN

Ateşli silah çapı. : KALİBRE

Ateşli silahlarda atılmak için hazırlanan her türlü patlayıcı madde.:CEPHANE

Ateşperest. : MECUSİ

Ateşte kızartılmış taze buğday veya mısır. : ÜTME

Ateşten fırlayan ve etrafa saçılan kıvılcım.:UÇKUN

Atgillerden soyu tükenmiş olan küçük,çevik bir yaban atı. : TARPAN

Atı yönetmek için ağzına takılan demir araç : GEM

Atıcılık sporunda bir dal.:SKEET.:TRAP.:BALTRAP

Atıcılık. : RİMAYET

Atılmış,eğrilmeye hazırlanmış,top biçiminde yün veya pamuk . : TULUP

Atın ağzına takılan demir araç. : GEM

Atın başındaki süsler. : OYAN

Atın bir koşma biçimi.:RAHVAN

Atın bir tür hızlı yürüyüşü. : EŞKİN

Atın eşkin yürüyüşü. : LİNK : ADETA

Atın kısa adımlarla hızlı yürüyüşü.:TIRIS

Atın kişnemesi. : OKRAMA

Atıştırmalık. : SNACK BAR

Atik,çevik.:ÇALAK

Atilla İlhan’ın lakabı : KAPTAN

Atlara binilerek değneklerle oynanan bir çeşit top oyunu.OLO

Atların ağzına takılan kantarma türlerinden biri. : PELEM

Atların alnından alt çenesine uzanan beyazlık.:KİLİT

Atların ayaklarında görülen ve rahat yürümelerini önleyen hastalık. :ARPALAMA

Atların boynuna takılan muska,değerli taş,hayvan tırnağı gibi şeylere eski Türklerde verilen ad.:MONCUK

Atların taşınması için yapılmış kapalı taşıma aracı.:VAN

Atlas çiçeği.: KAKTÜS

Atlas. : SATEN

Atletizm yarışmalarında derece alan atletlerin veya giysileri sergilemek için mankenlerin çıktıkları merdivenli,yüksekçe yer.: PODYUM

Atletizmde on ayrı dalda yapılan yarışma.EKATLON

Atlı savaşçı. : ŞÖVALYE

Atmaca ve doğana benzeyen bir tür yırtıcı kuş.: MUYMUL

Atmaca,doğan.:LAÇIN

Atmosfer içinde oluşan sıcaklık değişmeleri,rüzgar,yıldırım,yağmur,dolu gibi olaylara verilen genel ad.: METEOR

Atmosferin 11 km kalınlığında olan ilk katmanı. : TROPOSFER

Atmosferin,yeryüzünden 80 km yükseklikte başlayan son tabakası.:İYONOSFER

Atom çekirdeğinde her bir (+1) pozitif elektrik yükü taşıyan tanecik.ROTON

Atom çekirdeğini oluşturan proton ve nötronun ortak adı. : NÜKLEON

Atom parçacığı. : PARTİKÜL

Atölye. : İŞLİK

Av köpeğinin gizlendiği yerden avı gözetlemesi. : FERMA

Av köpeğinin gizlendiği yerden avı gözetlemesi.: FERMA

Av vergisi,av resmi. : SAYDİYE

Av. : ŞİKAR

Ava alıştırılamayan bir tür doğan. : ESPERİ

Avcı çantası.:CELBE

Avcı kulübesi Avcı pusu yeri. : AVSİN. : EVSİN

Avcı kulübesi.:GÜME

Avcılar için göl kenarında yapılmış kulübe. : BECENE

Avcıların av beklemek için taş yığınlarından yaptıkları pusu. : ÖNEZE

Avda hiçbir şey öldüremeyen veya tutamayan avcı için kullanılan sözcük.:MAZET

Avı çekmek için dökülen yem.ADAMIK

Avlamak istediği yaban domuzu tarafından öldürülen,Bybloslu genç Fenike tanrısı.:ADONİS

Avlu.,iki ve daha çok katlı ev,sofa. : HANAY

Avrupa Birliğine üye ülkelerin ortak para birimi.:EURO

Avrupa Futbol Birliği’nin kısaltması.:UEFA

Avrupa uzay ajansı. : ESA

Avrupa uzay araştırmaları örgütü. : ESLO

Avrupa ve Kafkasya’nın yüksek dağlarında yaşayan bir cins dağ keçisi.:ŞAMUA

Avrupa Yayın Birliği. : EBU

Avrupa’da 18. asırda egemen olan İtalyan opera tarzının adı.: NAPOLİTEN

Avrupa’da bir ırmak. : İNN

Avrupa’da yaşayan bol renkli iri bir kelebek türü. : ADELA

Avrupa’nın en büyük gölü. : LADOGA

Avrupalıların Çin devlet memurlarına verdikleri ad. : MANDARİN

Avşa adasına verilen ad.:TÜRKELİ

Avşa adasında yetişen ve iyi bir sofra şarabı elde edilen kırmızı üzüm cinsi. : ADAKARASI

Avukat sayısı beşten az olan yerlerde avukat yetkisini taşıyan meslek ad***** verilen ad : DAVA VEKİLİ

Avukatların meslek örgütü. : BARO

Avustralya tavuğu’da denilen bir kuş. : MELİ

Avustralya’da yaşayan bir cins devekuşu. : EMU

Avustralya’da yaşayan çeşitli otçul keselilerin ortak adı.:VALABİ

Avustralya’da yaşayan keseli ağaççıl memeli hayvan.: KOALA

Avustralya’da yaşayan,ağır gövdeli,kısa bacaklı hayvan.:VOMBAT

Ay ( kamer ) takviminin beşinci ayı,büyük tövbe ayı.: CEMAZİYÜLEVVEL

Ay ağılı,hale. :AYLA

Ay çiçeğine verilen bir başka ad.:GÜNEBAKAN

Ay takviminde on birinci ay. : ZİLKADE

Ay takviminin yedinci ayı.:RECEP

Ayağa kalkmak. : KIYAM

Ayağa vurulan halka,köstek,pranga.:BUKAĞI

Ayağı kayma,sürçme. : ZEL

Ayağı sakat olan.:ÇOLPA

Ayağı sekili at.: ALABACAK

Ayağına çabuk,atik,çevik.:ÇALAK

Ayak : KADEM

Ayak bakımı.EDİKÜR

Ayak bastı parası. : KADEMİYE

Ayak bilekliği.. : HALHAL

Ayak takımı.ARYA

Ayak topu. : FUTBOL

Ayakkabı bağı.:BAĞCIK

Ayakkabı boyama. : LOSTRA

Ayakkabı çekeceği. : KERATA

Ayakkabı kalıbının çapı. : LORTA

Ayakkabı yapıştırıcısı. : ÇİRİŞ

Ayakkabı,çanta yapımında kullanılan parlak deri.: RUGAN

Ayakkabıcılıkta kenar düzeltmek için kullanılan metal alet.:MAKİNETA

Ayakkabıların altına çakılan demir.: NALÇA

Ayakkabının altını kalınlaştırmak için yerleştirilen parça.: FİYAPA

Ayakkabının ön tarafında dikişle ayrılmış burun bölümü. : MASKARATA

Ayakkabının üstünden bacağın alt bölümüne değin sarılan,kumaş yada köseleden yapılmış bir tür tozluk. :.GETR

Ayakkabının yumuşak olan üst bölümü. : SAYA

Ayaklı,taşınır ocak.:MALTIZ

Ayaklık. : PEDAL

Ayakta duran. : KAİM

Ayarı bozuk (para). : NASARA : NASERE

Aydın ilinde bir baraj.: MADRAN

Aydın yöresinde,kadınların kına gecesi,düğün,bayram gibi özel günlerde başlarına örttükleri geniş örtüye verilen ad. : ULADA

Aydınlatma,ışıklandırma. : TENVİR

Ayın etkisiyle huyunun değiştiği düşünülen kimse.:AYSAR

Ayın on dördü.:BEDİR

Ayırıcı duvar,cidar.:ÇEPİÇ

Ayırmaç.:FARİKA

Ayırtman. : MÜMEYYİZ

Aylandız da denilen ve gölge ağacı olarak dikilen kötü kokulu bir ağaç. : KOKARAĞAÇ

Aymaz. : GAFİL

Aynı adlı karabiberden elde edilen bir tür içki. : KAVA

Aynı adlı keçi türünün ince,yumuşak,parlak yünü.:TİFTİK

Aynı cins. : HETEROJEN

Aynı cinsten şeyler arasındaki ince fark.:NÜANS

Aynı işi yapan esnafın bulunduğu çarşı. : ARASTA

Aynı oranda aynı element oluşumunda ama farklı özellik taşıyan iki bileşikten biri.:İZOMER

Aynı rengin çeşitli tonlarıyla yapılan resim. : KAMAYÖ

Aynı tiyatroda çalışan oyuncular topluluğu.:TRUP

Aynı yere giden taşıt veya yolcu topluluğu.:KONVOY

Ayrıca değerli taşlarla süslü olmayan altın veya gümüşten yapılmış kuyumculuk işleri.: SADEKARİ

Ayrılış,ayrılık. : FİRKAT

Ayrılma. : İNFİRAK

Ayrılmış,dağınık. : MÜTEFERRİK

Ayrıntılar.: MÜFREDAT

Ayvalık ilçesindeki ünlü turistik tepe. : ŞEYTAN SOFRASI

Az aydınlık yerlerde görememe biçiminde beliren göz hastalığı. : TAVUKKARASI

Az bulunan,nadir.:TURFA

Az eğimli arazi.:BAYIR

Az kavrulmuş un ve tavuk eti dövülerek yapılan,pelte kıvamında yöresel bir yemeğe verilen ad. : HERİSE

Az miktarda.:CÜZİ

Az pişmiş et. : TATARİ

Az sözle çok şey anlatma. : İCAZ

Az yada çok kabarık enine fitillerle belirginleşen ipekli bir dokuma. : GROGREN

Azalma. : FİRE

Azap.: EZİNÇ

Azerbaycan’ın başkenti.:BAKÜ

Azerbaycan’ın para birimi.:MANAT

Azerbaycanlı ünlü yazar.:ANAR

Azgın,kızgın hayvan.:AKUR

Azı dişi.:NAB

Azılı atları zaptetmek için dillerini bastıracak biçimde yapılmış demir araç.: KANTARMA

Azınlık,azlık. : EKALLİYET

Aziz mezarı.: RAVZA

Azman bir midye çeşidi.İNES

Azmış yara.:BICILGAN

Azotun bir başka adı. : NİTROJEN
İSA ORHAN
(şimdiye kadar 389 posta)
17.03.2011 09:22 (UTC)[alıntı yap]
B

Baba,şeyh,önder. : BAB

Bacağın alt bölümünü ve ayakkabının üstünü örten,kumaş veya köseleden yapılmış bir tür tozluk : GETR

Bacağın kalçadan dize kadar olan kısmı.:UYLUK

Badem sübyesi.Bademden yapılan şerbet. : SOMATA

Bademli kek. : PRALİN

Bafa gölünün diğer adı. : ÇAMİÇİ

Bağ bekçisi.:BAĞBAN

Bağ budamaya yarayan eğri bıçak.TARA

Bağ çubuğu,çalı çırpı.:ÇEPER

Bağ kütüğü. : OMCA

Bağ ve bahçe sulamak için açılmış su yolu,ark.:KARIK

Bağ,bahçe gibi yerlerin çevresine çalı,kamış,ağaç gibi şeylerden çekilen duvar.:ÇİT

Bağa,tosun. : KELE

Bağan otu’nun zehiri. : AKONİTİN

Bağırsak iltihabı.:ANTERİT

Bağırsak kurdu. : ASKARYAZ

Bağırsak solucanı. : ASKARİS.: ASKARİT

Bağırsak.:MİA

Bağırsaklar. : EMA

Bağırsakları tutan karın içi zarı. : MASARİKA

Bağırsakların iç yüzeylerinde bulunan pürtüklerin adı : TÜMÜR

Bağırsaktan yapılmış ameliyat ipliği.:KATGÜT

Bağış yapma : İRA

Bağlamaya benzer bir Yunan çalgısı. : BUZUKİ

Bağlamayı mızrap yerine parmaklarla çalmak.:ŞELPE

Bağlaşık devletler.(1.Dünya Savaşında İttifak Devletleri). : DÜVELİ MÜTTEFİKA

Bağnazlık.: TAASSUP

Bağsız ayakkabı.Kuzey Amerika Kızılderililerinin giydiği deriden yapılmış,tek parça ayakkabı. : MOKASEN

Baharat satıcısı. : AKTAR

Baharatlı sirkeye yatırılmış koyun etinden yapılan şiş.:ŞAŞLIK

Baharda çok erken çiçek açan ve eczacılıkta kullanılan soğanlı bir bitki.: KARDELEN

Bahardan az önce,ilkin havada,sonra suda ve en sonra toprakta oluştuğu sanılan sıcaklık yükselişi.:CEMRE

Bahçelerde süs çiçeği olarak yetiştirilen sarılıcı bir bitki. : AKASMA

Bahçelerde yazın oturmak için yapılan kafes biçiminde kubbeli,üstü yeşilliklerle sarılan süslü çardak. : KAMERİYE

Bahçıvan,bağ bekçisi.:BAĞBAN

Bahreyn’in başkenti. : MANAMA

Bahreyn’in plaka işareti.:BRN

Bakar körlük. : AMOROZ

Bakır kalay karışımı.: TUNÇ:BRONZ

Bakır küçük kova. : BAKRAÇ

Bakır taşı. : MALAKİT

Bakır,nikel ve çinkodan oluşan gümüş görünüşünde bir alaşım. : FAKFON

Bakırcı örsü. : ZAVA

Bakırdan yapılma ve küre biçiminde bir tür davul. : TİMBAL

Bakırdan,çift dilli nefesli çalgı.:SARÜSOFON

Bakışımsızlık. :ASİMETRİ

Bakir : ERDEN

Bakire kız. : AZRA

Bakla,fasulye,bezelye gibi taze sebzelerde,içinde tohumların sıralanmış bulunduğu kabuğa verilen ad. : BADIC

Baklagillerden,bazı türleri hekimlikte idrar söktürücü olarak kullanılan bir bitki.:KATIRTIRNAĞI

Baklagillerden,çok yıllık,dikenli bir çalı.:GEVEN

Baklagillerden,hayvan yemi olarak yetiştirilen bir bitki.:FİĞ

Baklagillerden,sıcak bölgelerde yetişen,bir çok türü bulunan bir bitki.:SİNAMEKİ

Baklavaya benzeyen bir tür hamur tatlısı.:SAMSA

Bakmak,beslemek,yetiştirmek. : ESERMEK

Bakmak,beslemek,yetiştirmek.:ESERMEK

Bakraç.EBBE

Bal : ASEL

Bal alırken takılan başlık. : GÖZENE

Bal konulan ufak tekne.:ŞAFUL

Bal mumuna veya parafine batırılmış fitil. : ŞAMA

Bal özelliği,bal niteliği. : ASELİYET

Bal özü. : NEKTAR

Bal peteği. : DALAK

Bal,yağ,yoğurt gibi şeyler koymaya yarar tahta kova.:KÜLEK

Bal,yoğurt koymaya yarayan tahta kova. : KÜLEK

Balçık : ALEKA

Balerin kostümü. : TÜTÜ

Balgam taşı.:ONİKS

Balı alınmış petek. : KAVARA

Balı alınmış petek.:KAVARA

Balık adam.ALGIÇ

Balık ağlarının alt ve üst yanlarına geçirilen keçi kılından ip. : FARİL

Balık ağlarının alt ve üst yanlarına geçirilen keçi kılından yapılmış ip.:FARİL

Balık salamurası. : LAKERDA

Balık yumurtası ile yapılan meze. : TARAMA

Balık.:MAHİ

Balıkçıların,balıkları çevirmek için kayıklarla denize fırdolayı ağ salmaları. : VOLİ

Balıkesir yöresine özgü bir halk oyunu.:NİNNARE

Balıkesir’de doğal güzelliğiyle ünlü bir şelale. : SÜTÜVEN

Balıkesir’in Sındırgı ve Bigadiç yörelerindeki dağ köylerinde yaşayan Yörüklerin geleneksel el tezgahlarında dokudukları yün halılara verilen ad. : YAĞCIBEDİR

Balıkesir’in Bandırma ilçesine bağlı bir belde.:EDİNCİK

Balıkesir’in Edremit ilçesine bağlı,etnografya müzesiyle tanınmış köy. :TAHTAKUŞLAR

Balıkesir’in eski adı.:KARESİ

Balıkesir’in İnegöl ilçesi yakınlarındaki ünlü kaplıca. : OYLAT

Balıkesir’in Sındırgı ilçesi yakınlarındaki ünlü kaplıca. : EMENDERE

Balıkesir’in Sındırgı ve Bigadiç yörelerindeki dağ köylerinde geleneksel el tezgahlarında dokunan yün halılara verilen ad.:YAĞCIBEDİR

Balıkların iste kurutularak yapılan pastırması. : LİKORİNOZ

Balıkların sürü halinde geçeceği yerlere ağlarla kurulan geniş ve sabit bir tuzak türü.ALYAN

Balıkların tuzlaması.:ANÇÜEZ (ANÇUVEZ)

Balina.:FALYANOS

Balla hazırlanan bir hamur tatlısı. : ZULUBYA

Bambu saplarından yapılmış.:HEZARAN

Bangladeş para birimi.:TAKA

Bangladeş’in para birimi. : TAKA

Bankacılıkta faizin başlangıç tarihine verilen ad. : VALÖR

Bankalar arası işlemlerde bir gecelik faiz uygulaması.:REPO

Bankalar arasında çeşitli paralar için ön mutabakat ve emaneten satışla sağlanan takas işlemi.:SWAP

Bantlarla süslenmiş bir tür kumaş.: ELİFİ

Banyo temizlik aracı. : KESE

Barınak MELCE

Barındırma. : İBATE

Barış.:HAZAR

Baryum’a benzeyen,radyoaktif alkali toprak metali. : RADYUM

Baryumun simgesi:BA

Basıcı,yayıncı. : EDİTÖR

Basık ve geniş. : YAYVAN

Basım evinde harfleri dizen ve satırları blok durumunda döken dizgi makinesi. : LİNOTİP

Basımcılık. : TABAAT

Basımcılıkta harfler arasında bırakılan boşluk.:ESPAS

Basımcılıkta harflerin büyüklük ve küçüklüklerine göre aldığı ad. : PUNTO

Basımevinde harfleri dizen ve satırları blok durumunda döken dizgi makinesi.: LİNOTİP

Basımevlerinde dizilmiş harfleri iyice yerleştirmek için üzerlerine vurmaya yarar takoz.:TAKATUKA

Basiret.Gerçekleri yanılmadan görebilme yeteneği.: SAĞGÖRÜ

Basketbolde hatalı yürümeye verilen ad.: STEPS

Basketbolde hücum oyuncusu.İVOT

Baskın. : DOMİNANT

Basur. : HEMOROİT

Baş bodoslaması omurga hattına dikey olarak çelik lamadan yapılmış gemi.:BALTABAŞ

Baş çoban:EKE

Baş dönmesi. : VERTİGO

Baş garson. : METRDOTEL

Baş örtüsü olarak kullanılan bir tür ipekli dokuma. : VALA

Baş örtüsü,yazma.OLAK

Baş örtüsü,yün atkı.: LEÇEK

Baş parmak ve serçe parmağı uzaklığı. : KARIŞ

Baş tarafı balta ağzı gibi düz olan gemi.: BALTABURUN

Başa dert açacak karışık durum.:ÇAPANOĞLU

Başak toplama. : LİKAT

Başarı,başarma. : MUVAFFAKİYET

Başarısız. : RATE

Başı pullu,boyu 2 m kadar olan,zehirli ve tehlikeli bir yılan.:OKYILANI

Başı yuvarlak,kıçı aynalı Karadeniz yapısı bir yelkenli. : GAGALI

Başıboş at.:YILKI

Başıboş gezen hayvan sürüsü.:ÖREK

Başıboş hayvan.: YONT

Başın çevresine çember gibi dolanıp bağlanan bağ.:ÇATKI

Başıyla kanat ve kuyruk uçları aynı renkte olan güvercin.: MAĞ

Başka bir manzume örnek alınarak aynı ölçü ve aynı uyakla yazılan manzume.:NAZİRE

Başka insanların davranışlarını olumlu yada olumsuz biçimde yargılamakta kullanılan ölçütler bütünü. : AHLAK

Başka,fazla. : MAADA

Başka,öteki,diğer.:ÇİR

Başkaları.:AĞYAR

Başkalarının sırtından geçinen,asalak,tufeyli.:EKTİ

Başkalaşım. : METAMORFOZ

Başkanlık. : RİYASET

Başkasının adına gezerek satıcılık yapan kimse. : TABLAKAR

Başkasının buyruk ve dileklerini yerine getiren,söz tutan.:ESLEK

Başkasının yaptığı deyim ve davranışları anlamsız olarak yinelemek. : EKOLALİ

Başkasının yaptığı hareket ve davranışları anlamsız olarak tekrarlama,yansıca.:EKOPRAKSİ

Başkırdistan Özerk Cumhuriyeti’nin başkenti. : UFA

Başkomutan.:MİR

Başlangıç.:MEBDE

Başlıca belirtisi kısa,çabuk,değişken güçte irade dışı hareketler olan bir hastalık.: KORA

Başlıca üyesi Fransız yazar Jules Romains olan ve toplumun ortak bilincini dile getirmeyi amaçlayan edebiyat akımı.:ÜNANİMİZM

Başlık. : SERPUŞ

Baştan ayağa./Baştanbaşa. : SERAPA

Baştan savma,üstünkörü.:YALAPŞAP

Başvurulması gereken kaynak.:REFERANS

Bataklık gazı. : METAN

Bataklık. Küçük su birikintisi,gölcük. : AZMAK

Batı Afrika da bir ırmak. : OTİ

Batı Afrika kıyılarında esen çok kuvvetli fırtına.:TORNADO

Batı Afrika ormanlarında,Gine ile Liberya arasında yaşayan,türleri içinde en iyi konuşan gri papağan.:JAKO

Batı Anadolu’da Lidya bölgesinde eskiçağ kenti. : SART

Batı Hindistan’da eski bir Hindu devleti. : KAÇ

Batı mimarlığı ve dekoratif sanatlarında 18.yy da ortaya çıkan stilize deniz kabuğu,çakıl taşı ve sarmal motiflere verilen ad. : ROKAY

Batı Samoa’nın başkenti. APİA

Batı ülkelerinde Vikont ile şövalye arasında soyluluk unvanı.: BARON

Bayat ekmek,yemek. : KERTİ

Bayındırlık işleri. : NAFİA

Bayındırlık.: UMRAN

Bayır.:ŞEV

Baykuşgillerden,Avrupa-Asya ve Kuzey Afrika’da yaşayan bir kuş.:KUKUMAV

Bayraktar.Sancak veya bayrak taşıyan. :ALEMDAR

Bayram.:İD

Bazı ateşli silahlarda namlunun ucunda bulunan küçük çıkıntı.: ARPACIK

Bazı bitkilerin genellikle süt görünümünde olan özsuyu (kauçuk özsuyu). : LATEKS

Bazı böceklerin katı ve sert üst kanadı. : ELİTRA

Bazı canlıların bir takım yiyeceklere,ilaç,koku,toz gibi nesnelere gösterdikleri ters tepkiye verilen ad. : ALERJİ

Bazı eşyaya verilmesi gereken boyutları,yan görüşü çizmeye,hazırlamaya yada denetlemeye yarayan örnek.:GABARİ

Bazı giyeceklere sertlik vermek için kullanılan bir tür kumaş. :TARLATAN

Bazı harfleri kusurlu söyleyen. : PELTEK

Bazı hayvan ve bitki hücrelerinde bulunan iğne biçiminde billur madde. : RAFAT : RAFİT

Bazı hayvanları karanlıkta ışık,çok aydınlıkta karanlık aramaya iteleyen dürtü.:FOTOKİNEZİ

Bazı işlerde sicim yerine kullanılan,ince ve uzun,esnek deri parçası.: SIRIM

Bazı kağıt oyunlarında üçüncü durumdaki oyuncu söz konusuysa,kendisinden önceki oyuncuda ara kağıt veya kağıtlar bulunduğunu düşünerek büyük kağıt yerine düşük değerde bir kağıt atmak.:EMPAS

Bazı kağıtların dokusunda bulunan ve ancak aydınlığa tutulunca görülen çizgi,resim ve yazı gibi biçimler.: FİLİGRAN

Bazı oltalarda kösteği ağırlaştırmak için kullanılan kurşun parçası.:ZOKA

Bazı telli çalgılarda kullanılan hayvan bağırsağından tel.Çalgı teli. : KİRİŞ

Bazı türleri evlerde süs bitkisi olarak yetiştirilen bir tür palmiye.:LATANYA

Bazı vakıf kuruluşlarında fakirlerin doyurulması için ayrılan ödenek.: İTAMİYE

Bazı yörelerimizde küçük kar anlamında kullanılan sözcük. : GİLİRİK

Bebeğin başsız olarak doğmasına tıpta verilen ad. : AKEFALİ

Bebeklere iç çamaşırı olarak giydirilen ince pamukludan kısa kollu giysi. : ZIBIN

Becerikli,iş bilen. : EVİRGEN

Becerikli,usta.:MAHİR

Beceriksiz,güçsüz.:CÜDAM

Bedenin belden aşağı bölümlerini yıkamakta kullanılan tuvalet aracı.:BİDE

Beğenmemek,azımsamak,küçümsemek. : BUNMAK

Beklenmedik hoş ve şaşırtıcı sözler söyleyen,güldürücü öykü anlatan kimse.: NEKRE

Bekleyen. : MUNTAZIR

Bel ve kalça arası. : BASEN

Bel,çapa veya sabanın toprakta kaldırdığı iri parça.:KESEK

Bel,orta,ara,aralık. : MİYAN (MEYAN)

Belediye.:URAY

Belgeleme. : TEVSİK

Belgesel.: DOKÜMANTER

Belirli bir tonda yazılmış müzik parçasının niteliği.: TONALİTE

Belirti. : SEMPTOM

Belirtiler.: SENDROM

Belize plakası. : BH

Bellek yitimi. : AMNEZİ

Belli belirsiz hissedilen hafif yel.:ESİNTİ

Belli belirsiz tarih olaylarına ve efsane motiflerine dayanılarak halkın hayal gücüyle meydana gelmiş eser,epope.ESTAN

Belli bir birim alan içinde yaşayan tüm canlıları,fiziksel çevreleri ve aralarındaki her tür karşılıklı ilişkiyi içeren kavram.:EKOSİSTEM

Belli bir bölgede yaşayan hayvanların tümü./ Yeryüzünde ekolojik olarak sınırlanabilir bir yaşam mekanında bulunan bütün canlıları ifade eder.(orman faunası,çayır ve deniz faunası gibi). :FAUNA

Belli bir konuda düzenlenen oturum veya seminer,bilgi şöleni.:SEMPOZYUM

Belli bir malın yönetilmesi veya belli bir işin yapılması için görevlendirilen kimse.:KAYYUM

Belli konulara uzun süre odaklanabilme,ayrıntıları algılamada çok başarılı olma ancak insanlarla iletişim kurmakta zorlanma biçiminde kendini gösteren sendrom.:ASPERGER

Belli olmayacak kadar yavaş akan su.:IĞIL

Benekli hayvan.:ÇAPAR

Benim gibi.:BENCİLEYİN

Benin’in eski adı.AHOMEY

Benzenden türeyen ve boya sanayiinde kullanılan zehirli bir madde.Organik boya cevherine verilen ad. : ANİLİN

Benzer seslerin bir mısrada veya bir cümlede kulağa hoş gelecek bir ahenkte tekrarlanması.:ALİTERASYON

Benzeşim,örnekseme. : ANALOJİ

Benzeştirme. :ASİMİLE

Benzeti.:TEŞBİH

Beraber asker olanlar. : TERTİP

Berber ERUKAR

Bereketli.:ARTAĞAN

Bergama ilçesinde Allianoi antik kentini sular altında bırakacak olan baraj.:YORTANLI

Bergama’nın eski adı. : PERGAMON

Bering Denizi ile Büyük Okyanus arasında yer alan adalar grubu. :ALEUT

Berkelyumun simgesi : BK

Besinini bağımsız olarak sağlayan bitki,kendi belsek.:OTOTROF

Beş heceli üç dizeden oluşan Japon şiir türü. : HAİKU

Beş yaşından büyük veya damızlık dışı bırakılmış dişi koyun.:MARYA

Beşparmak da denilen ve üzerine dikili çizgiler bulunan pamuklu bir kumaş.:ELİFİ

Beton delme kalemi. Betona delik açmakta kullanılan sivri uçlu, çelikten yapılmış bir alet. : MURÇ

Beyaz iş işlemekte kullanılan beyaz ve parlak iplik.:SİRESATEN

Beyaz iş işlemekte kullanılan bir çeşit parlak pamuk ipliği.: PAMUKAKİ

Beyaz mermerde bulunan sert kısım. : EMERİL

Beyaz porselen kaplama.:JAKET

Beyaz Rusya’nın başkenti.: MİNSK

Beyaz yada mor çiçekler açan,meyveleri dikenli bir bitki.:TATULA

Beyaz,sarı renkte soğanlı bir süs bitkisi. : NERGİS

Beyaz,yeşil,mavimsi gri renkte billurlaşmış bir tür kalsiyum karbonat.:ARAGONİT

Beyin yangısı. : ANSEFALİT

Beyin dalgalarının ölçülmesi yöntemi.:EEG

Beyin elektrosu. : EEG

Beyin. : DİMAĞ

Beyit. : EV

Beyşehir gölünde bir ada. : MADA

Bez torba.:CAĞ

Bez dokuyan veya satan kimse.:BEZZAZ

Bez parçalarından dokunan basit kilim,yaygı. : PALA

Bez tezgahında ipliği ayarlayan tarak. : GÜCÜ

Bez,beze.:GUDDE

Bezekçi. Yapıların duvar ve tavanlarına süslemeler yapan usta. : NAKKAŞ

Bezekçilikte kullanılan,çok parlak, yeşil ve pembe dalgalı bir çeşit sedefe verilen ad.ARUSEK

Bezeme,süsleme. : TEZYİN

Bezikte bir deyim. : RUBİKON

Bıçak bilemeye yarayan çelikten,çubuk biçiminde araç. : MASAT

Bıçak,kılıç gibi kesici aletlerin kabzanın içinde kalan bölümü.IRAZVANA

Bıçkın Rum delikanlısı.: PALİKARYA

Bıkma,usanma.:GINA

Bıldırcın sökünü. : CURNATA

Biberiye,dişbudak. : HASALBAN

Biçimsiz. : AMORF

Bilardo oyununda kullanılan değnek. : İSTEKA

Bilardoda ,oyunculardan birinin topunun öteki toplardan birine değdikten sonra geri dönmesini sağlayacak şekilde yapılan vuruş. : KLEPS

Bilenmiş kesici bir aracın yüzünde kalan ve bileyi taşıyla giderilen metal çapağı, kıl ağı. : ZAĞ

Bileşik. : MÜREKKEP

Bileşikgillerden şekeri çok bir tür yer elması. : BADAT

Bileşikgillerden,kökleri sebze olarak kullanılan otsu bir bitki.: TEKESAKALI

Bileşim,bileştirme. : TERKİP

Bilgi ve düşüncesi alınmak üzere kendisine danışılan kimse,bilgili.ANİŞMENT

Bilgi,ilim,irfan.ANİŞ

Bilgi,malumat.: TİLİ

Bilgicilik.: SOFİZM

Bilgileri gösteren simgeler dizesi.:KOD

Bilgili,haberli,uyanık. : AGAH

Bilginin saklanması ve üretilmesini konu alan akademik ve mesleki disiplini. : BİLİŞİM

Bilginler : ARİFAN.

Bilginler,yazarlar,sanatçılar kurulu.:AKADEMİ

Bilgisayar kullanımında çözüme erişmek için işlenebilir duruma getirilmiş bilgi ortamı.: VERİTABANI

Bilgisayarda bir depolama ortamı olarak yararlanılan,belli sığası olan,plastik manyetik araçlara verilen ad. : DİSKET

Bilgisayarda erişilebilir bellek.: RAM

Bilim doktorlarının ve Kardinallerin giydikleri dört köşe külah yada başlık. : BARATA

Bilinç,şuur.: ES

Bilinemezcilik.:LAEDRİYE

Bilinen,adı geçen,sözü edilen. : MAHUT

Bilirkişi.:EHLİHİBRE

Billur.:KRİSTAL

Billurlaşmış doğal kalsiyum karbonat.:KALSİT

Bilyeli tekerlekler ve küçük bir sandıktan oluşan basit taşıma aracı. : TORNET

Bilyeli yatak.:RULMAN

Bin dokuz yüz on iki yılında batan transatlantik. : TİTANİK

Bin metrekarelik bir alan ölçüsü birimi.ÖNÜM

Binada genel elektrik sigortası. : KOFRA

Binaların önlerinde üstü örtülü önü açık yer. : REVAK

Bir atom yada molekülden ötekine bir yada daha çok elektronun geçişi olayı. : REDONS : REDOKS

Bir borunun ağzına biçim vermek, genişletmek veya pürüzlerini almakta kullanılan aygıt. : RAMBA

Bir çeşit uzun rende. : KUSTERE

Bir geminin alabildiği yük miktarı (.Kuzey Avrupa’da kullanılan 200 kg’a yakın gemi yüklerine ve büyük miktarda ticaret mallarına değer biçmeye yarayan kütle ölçü birimi). : LASTA

Bir ilacın yerine, o ilaçla aynı koşullarda ve aynı biçimde verilen etkisiz ve zararsız madde. LASEBO

Bir matematiksel ifadede aldığı değere göre belirli durumlar kümesini saptayan değişken. : PARAMETRE

Bir sanatçının, bir okulun veya bir dönemin yapıtlarını toplu bir biçimde sunan resim sergisi. : RETROSPEKTİF

Bir sözcüğün yerine başkasını kullanma biçiminde görülen konuşma bozukluğu, söz karışıklığı . : PARAFAZİ

Bir tiyatro oyununda oyuncuların bir defada söylediği parça. : TİRAT

Bir ülkede olağanüstü dönemlerde devletin ödeme süresi gelmiş borçlarını yasayla ertelemesi. : MORATORYUM

Bir akarsu yatağının az eğimli vadi tabanlarında ve ova düzlüklerinde çizdiği “S” harfine benzer kıvrım.:MENDERES

Bir aletin çapları birbirinden farklı olan parçalarından birini ötekine geçirebilmek için yararlanılan bağlayıcı.:ADAPTÖR

Bir Alman denizatlısı tarafından batırılan ve 1915’te ABD’nin 1.Dünya Savaşına girmesine neden olan İngiliz yolcu gemisi. : LUSİTANİA

Bir anason türü.(Çorba,sebze ve balık yemeklerinde kullanılır).İMPİNEL

Bir anayasa yapmak veya bir anayasayı değiştirmek için toplanan olağanüstü ve geçici meclis.:KONVANSİYON

Bir arazinin bölünmesi,parsellere ayrılması.:İFRAZ

Bir arazinin çeşitli noktaları arasındaki yükselti farkını ölçmeye yarayan alet,düzeç.:NİVO

Bir aruz vezni. : REMEL

Bir asitle birleşince bir tuz oluşturan madde.:BAZ

Bir at arabası türü.:LANDON

Bir atardamarın bir noktasında oluşan ur biçiminde gevşeme şişkinliği.:ANEVRİZMA

Bir atımlık barut.:KESİ

Bir av köpeği cinsi. : ZAĞAR : SETER

Bir av köpeği cinsi.:TERİYE

Bir av kuşu. : ÜVEYİK

Bir avuç dolusu: APAZ

Bir ayakkabıya ağaç veya metal çivi çakmak için delik açmaya yarayan ayakkabıcı aleti.:KAÇABURUK

Bir bakteri türü.:BASİL

Bir baleyi oluşturan adım,figür ve anlatımların bütünü.:KAREOGRAFİ

Bir balık türü. : İSKORPİT: ZARGANA

Bir balık türü.UBAR

Bir baş rahip yada bir baş rahibe tarafından yönetilen manastır.:ABEYİ

Bir başlık türü.:BÖRK

Bir batarya topun birden ateş etmesi.:SAPARTA

Bir bestede kullanılabilecek aynı türden sesler kümesi.:SKALA.:ISKALA

Bir bezik oyunu terimi. : VİDO

Bir bilgiyi gösteren simgeler dizisi.:KOT

Bir binadaki toplantı veya gösterinin yapıldığı yer,/ Tiyatroda dinlenme yeri. : FUAYE

Bir binanın yöre imar dairesinin öngördüğü azami yüksekliği.:GABARİ

Bir borca karşılık hesabı daha sonra görülmek üzere yapılan kısmi ödeme.:AKONT

Bir böbrek üstü hormonu. : KORTİZON

Bir bölgede yetişen bitkilerin hepsi,bitki örtüsü.: FLORA

Bir bölgede yetişen hayvanların tümü.:FAUNA

Bir buçuk dirhem değerinde eski bir ağırlık ölçüsü birimi. : MİSKAL

Bir buharlı lokomotifin hemen arkasına yerleştirilen ve lokomotifin beslenmesi için gerekli yakıt ve suyu taşıyan araç. : TENDER

Bir buluşun ve kullanım hakkının kime ait olduğunu gösteren belge. : BERAT

Bir büyük güç sahibini perde arkasından yöneten kimse.:KAMARİLLA

Bir büyükelçinin temsilci olarak bulunduğu ülke dışına çıkması durumunda veya o ülkeye gelmesinden önce ona vekalet eden diplomat.:MASLAHATGÜZAR

Bir canlıdaki genlerin tümü. : GENOM

Bir caz üslubu (1940’larda ortaya çıktı.:BOP

Bir cins antilop. : KAV

Bir cins av köpeği.: ZAĞAR

Bir cins bamya. : OKRA

Bir cins baykuş. : YAPALAK

Bir cins börülce. : MAŞ

Bir cins doğan. : ZAĞANOS

Bir cins erik. :AYNABAKAR

Bir cins güvercin. : PAL

Bir cins ince,şık dokunmuş patiska. : NANSUK

Bir cins iri yengeç.AVURYA

Bir cins kokulu sandal ağacı. Bir cins mısır.:KALEMBEK

Bir cins koyun. : DALABA

Bir cins mimoza:. AMBERAĞACI

Bir cins orkide. : ADA

Bir cins pamuklu kumaş. : KALİKO

Bir cins parlak kumaş. : KARAMANDOLA

Bir cins pasta.:EKLER

Bir cins portakal. : NAVEL

Bir cins reçine. : LAKA

Bir cins sülün. : TURAÇ

Bir cins taze fasulye.:ANAPA

Bir cins tüylü av köpeği: BARAK

Bir cins, sazana benzer tatlı su balığı. : KARAKEÇİ

Bir cismin hareketinin ölçülmesinde temel alınan nicelik. : MOMENTUM

Bir çakıl taşı türü.:BREŞ

Bir çalışmaya yardım sağlamak için,genellikle açık havada yapılan eğlentili toplantı.:KERMES

Bir çeşit balık ağı. : IRIP

Bir çeşit börülce.:MAŞ

Bir çeşit büyük ve zehirli örümcek.:KUNDA

Bir çeşit çevirme ağı.:BARABAT

Bir çeşit erkek şalvarı.:ÇAKŞIR

Bir çeşit hamur yemeği. : PİRUHİ

Bir çeşit ince,çoğu kez çiçekli pamuklu kumaş. : MARKİZET

Bir çeşit ipek kumaş.:KEMHA

Bir çeşit İtalyan peyniri. : PARMİCAN

Bir çeşit kekik. : ZAHTER

Bir çeşit kısa ney.: NISFİYE

Bir çeşit Leh dansı.:MAZURKA

Bir çeşit pamuklu kumaş. : HASA

Bir çeşit papağan.:LORİ

Bir çeşit pelte.: PALUZE

Bir çeşit sertçe,ince yünlü kumaş.:SOF

Bir çeşit testere. : MUŞER

Bir çeşit top mermisi. : HUMBARA

Bir çeşit Venedik altın akçesine verilen ad. : DUKA

Bir çeşit yanardağ kütlesi : BAZALT

Bir çiçek. : PAŞAÇADIRI

Bir çift at tarafından çekilen,üstü kapalı,yaylı ve dört tekerlekli binek arabası.:KARUÇA

Bir çifte kürekli küçük patalya. : DİNGİ

Bir çocuk oyunu. : KUKA

Bir çok Avrupa ordusunda mızraklı süvarilere verilen ad.:UHLAN

Bir çok bedensel özelliğiyle file benzeyen,tavşan iriliğinde memeli bir hayvan.AMAN

Bir çok bitkiyle özel bir koku verilmiş,tatlı,bir tür şarap.:VERMUT

Bir çok Ermeni baş patrik ve patriğin adı.: NERSES

Bir çok kıtadan oluşan şarkı gibi söylenmek üzere yazılmış duygusal şiir,şarkı. : LİED

Bir çok kişi tarafından el ele tutuşarak oynanan bir halk oyunu.: HORA

Bir çok kişinin yaptığı işlerde gayret vermek için kullanılan ünlem.:YİSA

Bir çok organik maddeyi eritmekte kullanılan uçucu,kolayca alev alır,eter kokusunda bir sıvı.:ASETON

Bir çuval türü.: TELİS

Bir dalda dördü beşi bir arada bulunan meyve kümesi.: ÇATANAK : ÇOTANAK

Bir dalganın genlik,evre ve sıklığının bir yasaya göre zaman içinde farklılaşması.:MODÜLASYON

Bir davanın mahkemece nasıl bir hükme bağlandığını gösteren resmi belge.:İLAM

Bir deniz teknesinin başka bir tekneye veya iskeleye yanını vererek yanaşması.:ABORDA

Bir deniz yolculuğunda geminin veya yükünün gördüğü zarar.:AVARYA

Bir deste (52’lik) kağıtla oynanan bir iskambil oyunu.:KİNG

Bir devletin topraklarıyla çevrilmiş,başka bir devlete ait arazi. :ANKLAV

Bir devletin yada bir şirketin yönetimini birlikte yürüten üç kişilik topluluk. : TROYKA

Bir dilde yeni sözcükler kullanma. : NEOLOJİ

Bir dileği yerine getirme.:İSAF

Bir dilin söz varlığı. : VOKABÜLER

Bir dizi metal yada bambu dilden oluşan Afrika’ya özgü bir çalgı. : MBİRA

Bir dokunun sertleşmesi.:SKLEROZ

Bir duvardaki taş yada tuğla sırası. : REDE

Bir düğmeyi yada kopçayı tutmaya yarayan halkacık. : BRİT

Bir düzlem şeklin aynı yöndeki paralel bütün kirişlerini eşit parçalara bölen çizgi. : ORTAY

Bir düzlemin odak denilen durağan iki noktaya uzaklıkları değişmeyen noktaların geometrik yeri olan eğri.:HİPERBOL

Bir ekin hastalığı. : RASTIK

Bir elçinin bir ülkeye atanmasından önce o ülkeden istenen uygun görme yazısı.:AGREMAN

Bir elektrik akımını alıp başka bir kuvvete çeviren cihaz.: RESEPTÖR

Bir elektrik devresindeki akımı,başka bir devreden geçen akımdaki değişiklikler aracılığıyla denetleyen aygıt,.değiştirgeç. : RÖLE

Bir elektrofonun veya başka elektro-akustik sistemin yükseltici ve hoparlörleriyle birlikte kullanılmak üzere tasarlanmış güç yükseltici olmayan radyo alıcısı.: TUNER

Bir elektron tüpünde temel işlevi ikincil yayım üretmek olan elektrot. : DİNOT

Bir elma türü. : APİ

Bir erik türü.:AYNABAKAR

Bir eser üzerindeki hak.: TELİF

Bir eserde asıl konu olarak ele alınan olaylardan önce,geçmiş bir takım başka olguları anlatan ilk bölüm,öndeyiş.ROLOG

Bir fal türü.:CİFİR

Bir fındık çeşidi.:FOŞA

Bir Fransız halk dansı.:GAVOT

Bir gemici düğümü,ızbarço bağı.: ALABORİNA

Bir gemideki malların gösterildiği,boşaltma işlerinin yapılacağı liman idaresine verilecek liste./Bildiri. : MANİFESTO

Bir geminin alabildiği yük miktarı.:LASTA

Bir geminin hangi devlete ait olduğunu gösteren bayrak.:BANDIRA

Bir geminin yüklü su kesimi ile boş su kesimi arasında kalan bölümü.:FAÇA

Bir geyik türü. : ÇOPUR

Bir giyeceğin göğüsle omuz arasında kalan bölümüne eklenen parça,giysi.. : ROBA

Bir giyeceğin göğüsle omuz arasında kalan bölümüne eklenen parça.:ROBA

Bir görevin yerine getirilmesinde iş ortaklığı. : SİNERJİ

Bir görüntü,bir yaşantı veya bir davranışın daha iyi kavranmasını sağlamak için simgelerle göz önünde canlandırıp dile getirme. :ALEGORİ

Bir gösteri sırasında perde arasındaki dinlenme zamanı.:ANTRAKT

Bir güreş türü.:KARAKUCAKALMA

Bir halk türküsü.:MAYA

Bir hava taşıtının belirli bir noktadan uzaklığını ve yön açısından belirlemeyi ve çevredeki hava taşıtlarına kimi komutları iletmeyi sağlayan radar eşgüdümlü hava trafik denetleme sistemi. : NAVAR

Bir hekimin ustalığı,mahareti. : HAZAKAT

Bir Hıristiyan derneği.:CİZVİT

Bir Hint tanrıçası.:BRAHMA

Bir Hint tanrısı.:BRAHMA

Bir hükümdara vergi veren halk. : RAİYE

Bir ırmağın denize kavuştuğu yerde lığların birikmesiyle oluşan üçgen biçimli ova,delta.:ÇATALAĞIZ

Bir ile üç yaş arasında bulunan burulmuş erkek sığır. : TOSUN

Bir ilin en yüksek maliye görevlisi.EFTERDAR

Bir inanışın heyecanı ile coşup kendisinden geçme hali,vecd.:CEZBE

Bir ipe geçirilmiş yada birbirine bağlanmış yaş yemiş yada sebze bağı. : HEVENK

Bir ipe veya çubuğa dizilmiş yada saplarından birbirine bağlanmış yemiş veya sebze bağı.:HEVENK

Bir iskambil oyunu. : FİTİL: OHEL

Bir İspanyol dansı.:BOLERO

Bir İspanyol şiir türü.:ROMANS


Bir iş için,herhangi bir üst makama yazılan yazı.:MÜZEKKERE

Bir işi yapmak,bir aracı onarmak için kullanılan alet takımı.:AVADANLIK

Bir işin sonunu düşünerek ölçülü,tedbirli davranma.: TEMKİN

Bir işletmenin ani batışı. : KRAK

Bir kağıt oyunu. : KANASTA

Bir kalkanın ortasında bulunan,eli korumaya ve oklardan sakınmaya yarayan,genellikle bombeli bölüm.:UMBO

Bir kap içinde sıvı yağ ve fitilden oluşmuş aydınlatma aracı.:KANDİL

Bir kasın tümünü veya bir parçasını kesme ameliyatı.:MİYOTOMİ

Bir keçi yünü türü.:MOHER

Bir kelimedeki harflerin yerini değiştirerek elde edilen kelime.:ANAGRAM

Bir kıyıya yada gemiye göre açık deniz. : ALARGA

Bir kilim türü.:CİCİM

Bir kimse veya bir sorun için halkın olumlu veya olumsuz kanaatinin belirlenmesi amacıyla yapılan oylama. : PLEBİSİT

Bir kimsenin kimlik bilgilerini gösteren kayıt. : KÜNYE

Bir kitabın kısaltılmış biçimi ve özellikle kısa tarih kitabı. : EPİTOME

Bir konu ile ilgili bilgi vermek ve bu bilgiler üzerinde tartışmak amacıyla birkaç yetkilinin yönetimi altında düzenlenen toplantı.:SEMİNER

Bir konuda özet olarak verilen bilgi veya açıklama.:BRİFİNG

Bir konuyu açıklamak için hazırlanmış resim veya levhalardan oluşmuş kitap,harita kitabı.:ATLAS

Bir koy yada lagünün dar girişi. : İNLET

Bir koyun türü.AĞLIÇ

Bir köleyi özgürlüğüne kavuşturma.: İTAK

Bir köpek cinsi. : KANİŞ

Bir köpek cinsi.:KANGAL.:FİNO

Bir köşeden karşı köşeye doğru katlanmış yada kesilmiş olan. : VEREV

Bir kumaş türü.:CANFES.:KREP

Bir kumaş üzerine başka bir kumaş parçası veya dantel dikilerek yapılan işlem.:APLİKASYON

Bir kundak üzerine oturtulan ve zemberekle geçirilen çelik yay. : ARBALET

Bir kurulun,bir topluluğun en önemli üyelerinden her biri. : RÜKÜN

Bir kuruluşa bağlı yolcu gemilerinin en eski kaptanı. : KOMODOR

Bir kuş türü.:BAŞTANKARA.:REA

Bir kuvvetin uygulandığı kütleyi bir eksen etrafında döndürme eğilimi. : TORK

Bir maddenin kimyasal bir tepkimede hiçbir değişmeye uğramadan tepkimenin olmasını veya hızının değişmesini sağlayan etkisi.: KATALİZ

Bir madeni paranın yüzündeki bütün kabartma ve resimlerden daha yüksek bir çıkıntı oluşturan çevre pervazı.:ARSATA

Bir mekanı örten kemerli yapı.. : TONOZ

Bir mersinbalığı türü.: BİZ.:ŞİP

Bir metreküp odun ölçü birimi. : STER

Bir metrenin milyonda biri. : MİKRON

Bir meyve. Tüylü Liçi. : RAMBUTAN

Bir meze türü.: TOPİK

Bir Mezopotamya destanı.:ETANA

Bir Mısır tanrısı.TAH

Bir motorda bilyelerin almaşık devinimini dairesel devinime çeviren dingil. : KRANK

Bir motorda bilyelerin almaşık devinimini dairesel devinime çeviren mil.: KRANK

Bir mukavemet yarışını ve bir tüfekle atış yarışını içeren kayak sporu. : BİATLON

Bir mülk kaça satın alınmışsa,o mülke o para ile sahip olma,önalım.:ŞUFA

Bir müzik parçasının dinleyicilerin isteği üzerine bir kez daha çalınması. : BİS

Bir müzik parçasının hangi hızla çalınması gerektiğini gösteren alet.:METRONOM

Bir müzik yapıtında kullanılmaya elverişli tüm seslerin oluşturduğu dizi.: SKALA

Bir oda veya mekana açılan,duvar yada çitle çevrili girinti.:ALKOV

Bir operanın sözlerinin yazılı olduğu kitap. : LİBRETTO

Bir organda,bir atardamarın,doku bozukluğu sonucu kan pıhtısı ile tıkanması.:ENFARKTÜS

Bir organı su vererek yıkayıp temizleme. : LAVAJ

Bir orkestradaki tüm çalgılarla çalınan bölüm.:TUTTİ

Bir orman ağacı. : SEKOYA

Bir orta oyunu tipi.:ZUHURİ

Bir ortaçağ çalgısı.: JİG

Bir Ortadoğu tanrısı.: BAAL

Bir ot ve bu otun öğütülmesiyle elde edilen tozdan yapılan bir çeşit tutkal.:ÇİRİŞ

Bir otomobilin arkasına takılan,insan taşımaya yarayan,tekerlekli,üstü kapalı araç.:KARAVAN

Bir oyuğa,bir yuvaya yerleştirilmiş tesisat.: ANKASTRE

Bir oyunda,bir filmde dinlenme süresi,ara.:ANTRAKT

Bir ölçü biriminin önüne getirildiğinde bu birimi binle bölen önek.:MİLİ

Bir ölüyü toprağa gömme.EFİN

Bir örümcek türü.:BÖ

Bir palmiye türü. : DUM

Bir pancar hastalığı. : KARABACAK

Bir papağan türü.:LORİ

Bir parça üzerine paralel çizgiler çizmek için kullanılan alet. : MİHENGİR

Bir parçanın ağır çalınacağını belirten müzik terimi.:LENTO

Bir parçanın ağır ve görkemli çalınacağını veya söyleneceğini anlatan müzik terimi.:LARGO

Bir parçanın canlı,neşeli ve hızlı çalınacağını belirten müzik terimi.:ALLEGRO

Bir parçanın notalarının,ara vermeden birbirine bağlanarak söyleneceğini veya çalınacağını belirten müzik terimi.:LEGATO

Bir Pasifik ülkesi olan Batı Samoa’nın başkenti.: APİA

Bir Pasifik ülkesi olan Batı Samoa’nın para birimi.: TALA

Bir Pasifik ülkesi olan Vanuatu’nun para birimi.:VATU

Bir poliçenin arkasına ciro edildiği kişiye ödenmesi için yazılan havale emri. : ORDİNO

Bir resim,desen yada alçak kabartmada,bazı nesne ve figür boyutlarının,perspektifin etkisiyle kısalması. : RAKURSİ

Bir resmi sulandırılmış renklerle boyamaya yada gölgelemeye verilen ad. : LAVİ

Bir roman veya öyküde ikinci derecede bir olay.:EPİZOT

Bir saç şekli. : ALABROS

Bir salgı bezi dokusunda,o doku aleyhine gelişen tehlikesiz ur.:ADENOM

Bir sanatçının tek müzik aleti eşliğinde verdiği konser. : RESİTAL

Bir seçimde adaylardan hiçbirinin gerekli oyu sağlayamaması nedeniyle seçimin sonuçsuz kalması. : BALOTAJ

Bir sesin yarım ton kalınlaştırılacağını gösteren nota işareti.:BEMOL

Bir sıvının içindeki alkol derecesi. : GRADO

Bir sıvıyı gaz biçiminde püskürten aygıt.:VAPORİZATÖR

Bir sinema filmini televizyonda göstermeye yarayan cihaz.: TELESİNEMA

Bir sinir lifini uyarmak için anında devreye giren bir doğru elektrik akımının sahip olması gereken en düşük şiddet değeri. : REOBAZ

Bir sonuç çıkartma yolu.:ANALOJİ

Bir sorunu ele alış,ona bakış biçimi.:YAKLAŞIM

Bir sözcükteki harflerin yerini değiştirerek elde edilen yeni sözcük.:ANAGRAM

Bir su altı aracı.:BATİSKAF

Bir süre sürülmeyerek boş bırakılmış tarla. : GEN

Bir süs bitkisi. : ŞAKAYIK : KÜPE ÇİÇEĞİ : KATALPA

Bir süs taşı. : AMETİST

Bir şarkının,bir filmin deneme kaydı yada çekimi. : DEMO

Bir şehrin avukatlarının toplandığı meslek kuruluşu.:BARO

Bir şey için uygun durum,fırsat.UNT

Bir şey üzerindeki gerekli bilgi,kavram.:NOSYON

Bir şeyden korkmak,ürkmek,çekinmek.: OCUMAK

Bir şeye dayanan. : MÜSTENİT

Bir şeyi başka bir şeyle karıştırma.HALT

Bir şeyi bir yerden bir yere götürüp getirmeye yarayan halat.: VARAGELE

Bir şeyi unutmamak için parmağa bağlanan iplik. : RETİME

Bir şeyin ayrıntılarına girmeden ana çizgilerini belirten.:KABATASLAK

Bir şeyin balmumu,alçı gibi maddeyle kalıbını çıkarmak için yapılan işlemlerin tümü.:MULAJ

Bir şeyin en güçlü ve sağlam yönü.:RÜKÜN

Bir şeyin en yüksek ve sivri noktası.İN

Bir şeyin içinde var olan. : MÜNDEMİÇ

Bir şeyin içindeki öz,lup.: EVİN:NÜVE

Bir şeyin kenarını koruyan,süsleyen veya sınırını belirleyen çerçeve.:BORDÜR

Bir şeyin özü,aslı.:MAYE

Bir şeyin parçaları arasındaki uygunluk.:LORANT

Bir şeyin yokluğunu hissetme. : ARAMİ

Bir tabanca türü.İŞTOV

Bir takoz türü.:BAT

Bir tarım aleti,geminin orta bölümü. : BEL

Bir tarikatın müritlerinin yolculukları sırasında konakladıkları, ibadet ve ayin yaptıkları tekkelere verilen ad. : ZAVİYE

Bir tatlı su balığı: ÇOTİRA. : TARANGA

Bir tatu (döğme) türü. : APAR

Bir tekkenin şeyhi olan kimse.: POSTNİŞİN

Bir televizyon ekranına bağlanan mikrofon yardımıyla,ekrandaki görüntüler eşliğinde şarkı söyleme esasına dayanan oyun.: KARAOKE

Bir tema etrafında oluşan.:TEMATİK

Bir ticaret senedinin yenilenmesinden alınan komisyon.:ACYO

Bir ticari ortaklığın kuruluşu sırasında başlangıç sermayesini oluşturmak üzere ortakların vermeyi yükümlendikleri değerlerin tümü./ Anonim şirketlerde kurucu ortakların veya sermaye artırımına katılanların şirket sermayesine yaptıkları her türlü katkı. : APOR

Bir tiyatro oyuncusunun seyircilerin duyacağı biçimde ama sanki diğer oyuncular duymuyormuş gibi konuşması veya düşünmesi:. APAR

Bir tiyatro oyununda oyuncuların bir defada söylediği parça : TİRAT

Bir tiyatro oyununda,karşısındakinin sözüne gerekli karşılığı verme.:REPLİK

Bir tiyatro sahnesinin önünde,ışık ve ışıldakların yerleştirildiği,izleyiciye en yakın yer.:RAMP

Bir tiyatroda en üst balkon. : PARADİ

Bir toplantıda bulunma karşılığı alınan para,oturum ücreti.:HAKKIHUZUR

Bir toplumdaki ahlakla ilgili davranış biçimleri. : TÖRE

Bir tuzla ürününün satıldığı bölgeler. : OROS

Bir tür Amerikan kekliği. : İNAMBU

Bir tür antilop. : UREBİ

Bir tür asma,Meryem ana asması.:AKASMA

Bir tür balık ağı. : ABLATYA

Bir tür başlık. : KABALAK

Bir tür baykuş. : KUKUMAV

Bir tür bıçak. : DAĞA

Bir tür cüppe. : BİNİŞ

Bir tür çuha. :.EN

Bir tür dana ve öküz derisi.:TELATİN

Bir tür davul.:TİMBAL

Bir tür delikli balık ağı.:IRIP

Bir tür domino oyunu.: AZNİF

Bir tür et yemeği. : PATE

Bir tür ferace. : ALAVURA

Bir tür filika.:FUTA

Bir tür gemici düğümü.Izbarço bağı. : ALABORİNA

Bir tür hafif ayakkabı. : YEMENİ

Bir tür ince dokunmuş çizgi kumaş.:ÇİTARİ

Bir tür ince ipekli kumaş. : PAPAZİ

Bir tür ince meşin. :VAKETA

Bir tür İngiliz birası.:ALE

Bir tür iplik bükme aracı.:TEŞİ

Bir tür işleme. : KOPANAKİ

Bir tür jelatin. : AGARAGAR

Bir tür kağıt süslemeciliği.:EBRU

Bir tür kalın ve ağır çizme. : TOMAK

Bir tür kalsiyum karbonat.:ARAGONİT

Bir tür keçe çadır. : GEDEME

Bir tür kement.:BOLA

Bir tür kertenkele. : BABAKÖŞ: AGAMA:VARAN

Bir tür keten patiska veya basma. : KRETON

Bir tür keten,patiska veya basma.:KRETON

Bir tür kısa hırka.:LİBADE

Bir tür kömür sobası.: SALAMANDRA

Bir tür kukuletalı asker kaputu,yağmurluk.:AVNİYE

Bir tür kumaş. : DRA: FLANEL

Bir tür kuzu eti yemeği. :KAPAMA

Bir tür kürek.:AYALEMA

Bir tür macun.:BERŞ

Bir tür mezgit balığı. : MERLANOS

Bir tür nişasta helvası.:SABUNİYE

Bir tür org.: LATERNA

Bir tür ökçesiz ayakkabı,yemeni. : KALAVRA

Bir tür palmiye. : AREKA

Bir tür pamuklu kumaş. : PAZEN

Bir tür pelte. : PALUZE

Bir tür perde. : STOR

Bir tür peynir. : EDAM

Bir tür sağlam ve yumuşak dana veya öküz derisi. : TELATİN

Bir tür sert ve fazla kızarmayan domates. : KAVATA

Bir tür ses alma cihazı.: DİKTAFON

Bir tür sıçan. : FARİG

Bir tür sıralaç. : KALAMAZO

Bir tür soğanlı süs bitkisi.:AMARİLİS

Bir tür süs kağıdı.: SERPANTİN

Bir tür süsleme sanatı. 18. yy başında Fransa’da çok geçerli olan,kavisli çizgileri bol,gösterişli bezeme üslubu. : ROKOKO

Bir tür şahin. : LAÇİN

Bir tür şalvar. : ELİFİ

Bir tür şeker hamuru.:NUGA

Bir tür tabanca.:NAGANT

Bir tür takoz.:BAT

Bir tür taşkömürü.:ANTRASİT

Bir tür tozluk.:GETR

Bir tür verimli balçık. : LÖS

Bir tür yağsız ve tuzsuz peynir. : TELEME

Bir tür yapay mermer. : BREŞ

Bir tür yelkenli ve motorlu yarış teknesi.:REGATA

Bir tür yün örgüsü. : HARAŞO

Bir tür yünlü kumaş. : KAŞE

Bir tür zamk.:KİTRE:LAK

Bir türün,bir olayın karakteristik yönünü veren.:SPESİFİK

Bir ulusun başka bir ulusu siyasi ve ekonomik egemenliği altına alarak yayılması veya yayılmayı istemesi.: EMPERYALİZM

Bir ülkede yönetime el koyan kimselerden oluşan kurul.: CUNTA

Bir ülkenin iskeleleri arasında gemi işletebilme hakkı. : KABOTAJ

Bir üzüm cinsi. : İRİKARA: PAPAZKARASI

Bir üzüm türü.:KARAGEVREK

Bir varlığın doğası. : NELİK

Bir veya iki çalgı için yazılmış,üç veya dört bölümden oluşan müzik eseri.:SONAT

Bir veya iki milimlik pli. : NERVÜR

Bir yada iki çalgı için yazılmış üç yada dört bölümden oluşan müzik eseri. : SONAT

Bir yağ türü.:BEZİRYAĞI

Bir yapıda dış kapıyla odalar arasındaki giriş bölümü.ALAN

Bir yapının Belediyece öngörülen yüksekliği. : GABARİ

Bir yapının iç duvar kaplaması. : LAMBRİ

Bir yarış yelkenlisi. : SNİPE

Bir yaşını geçmiş inek yavrusu.ÜVE

Bir yazı sayfasının altına,metnin herhangi bir noktasıyla ilgili olarak yazılan açıklama.:HAŞİYE

Bir yelkenli türü.:CÖNK

Bir yengeç türü. : UCA

Bir yerde biriken sıvıları dışarıya akıtmakta kullanılan oluk veya boru. : AKAÇ

Bir yere gönderilen eşyanın listesi.:İRSALİYE

Bir yeri kira ile tutabilmek için sahibine veya içindeki kiracıya açıktan verilen para.:HAVAPARASI

Bir yetimin veya akılca zayıf birinin malını yöneten kimse. : VASİ

Bir yılan türü.: PİTON

Bir yıllık kuzu.:TOKLU

Bir yol veya geçide girilmemesi için acele yapılan engel : BARİKAT

Bir yüzeyin eğiklik derecesini anlamaya yarayan araç. Topoğraf aracı. : NİVO

Bir yüzü içbükey,öbür yüzü dışbükey olan mercek. : MENİSK

Bir yüzünde Kurtuluş Savaşı,diğer yüzünde ise Cumhuriyetin ilanı canlandırılan,8 Ağustos 1928’de açılan Taksim Atatürk Anıtının İtalyan heykeltıraşı.İETRO CANONİCA

Bir zırhlı gemi türü. : DRETNOT

Bir zinciri oluşturan halkalardan her biri. : BAKLA

Bira yapmak için çimlendirilip kurutularak hazırlanmış arpa veya başka taneler.:MALT

Birbirine bağlı kurşun bölmelere yerleştirilmiş renkli cam parçacıklarından oluşan,saydam pencere süslemesi veya resim. : VİTRAY

Birbirine paralel olarak uzanan iki akarsu arasında kalmış dağ sırtı.:KIRAN

Birbirine sürtünen cisimlerin karşılıklı etkileşimini inceleyen bilim dalı. : TRİBOLOJİ

Birbirine uygun,karışık. : MÜMTEZİÇ

Birbiriyle geçinemeyen gemi tayfası. : ALABABULA

Birçok onayaklı kabukluda orta sularda yaşayan larva biçimi. : ZOE

Birden çok işletmenin bir grup başkanının yönetimi altında,belirli bir işi gerçekleştirmek amacıyla belirli bir süre için oluşturdukları topluluk.OOL

Bireycilik. : İNDİVİDÜALİZM

Bireyler.: EFRAT

Biri Amerika’da,diğeri Madagaskar’da yetişen ve yelpaze biçiminde yaprakları olan iki ağacın ortak adı.:RAVENALA

Biri öne,öteki arkaya bakan,birbirine karşıt iki yüz biçiminde betimlenen eski bir Roma tanrısı. :İANUS

Bir-iki yaşında koyun. : ŞİŞEK

Birimlerin başına konulduğunda on katı gösteren bir ek.EKA

Birinci çağın ilk dönemi ve bu dönemde oluşmuş yer katmanları.:KAMBRİYEN

Birinci Dünya Savaşında Osmanlı ordusunda kullanılan bir tür başlık.:KABALAK

Birine bir mülkü sahip kılma. : TEMLİK

Birine karşı gelmek,sert cevap vermek.:ÇEMKİRMEK

Birinin ölümünü haber veren.:NAİ

Birler,tekler. : YEGAN

Birleşik bir ışık demetinin bir biçmeden (prizma) geçtikten sonra ayrıldığı basit renklerden oluşmuş görüntü.:TAYF

Birleşikgillerden hekimlikte kullanılan ıtırlı bir bitki. : TARHUN

Birleşikgillerden,kökleri sebze olarak kullanılan otsu bir bitki. : TEKESAKALI

Birleşmiş Milletler Eğitim Bilim ve Kültür Örgütü’nün kısa yazılışı.: UNESCO

Birlik. : VAHDET

Birlikte kullanıldığı terimin anl***** aşırılık kazandıran bir müzik terimi.:ASSAİ

Birmanya (Myanmar) para birimi. : KIYAT

Birmanya’da sıradağlar. :ARAKAN

Birmanya’nın plakası. :BA

Bisiklet ve motosiklette dümenin elle tutulan kısımlarına geçirilen ve yumuşak,sentetik maddeden yapılan kaplama.:ELCİK

Bistüri. : NEŞTER

Bit yavrusu. : YAVŞAK

Bit,tahta kurusu gibi böceklerin yumurtası.:SİRKE

Bit. : KEHLE

Bitki hastalıklarını inceleyen bilim dalı.:FİTOPATOLOJİ

Bitki kökleri,şeker,misk,dövülmüş ceviz veya fındık içi ile yapılan bir tür şekerleme.EVAİMİSK

Bitki. : VİTAL

Bitkilerden elde edilen ilaçlarla hastalıkların tedavisi.: FİTOTERAPİ

Bitkilere,özellikle ekinlere zarar veren bir böcek.:BAMBUL

Bitkilerin,hayvanların doku ve sıvılarında bulunan,birleşimi karbon,oksijen,azot,hidrojen ve kükürt olan,suda eriyen,beyaza yakın renkte,yapışkan madde.:ALBÜMİN

Bitkinin doğal olarak yetiştiği yer,yurt.:HABİTAT

Bitkisel tellerden yapılmış kaba örgülü büyük çuval. : TELİS

Bitkisiz. : AFİTAL

Bizans kiliselerinde kadınlara ayrılan bölüm. : YİNEKE

Boagillerden,Afrika ve Asya’da yaşayan,zehirsiz,çok güçlü büyük yılan.İTON

Boagillerden,tropikal Amerika’da yaşayan,avını sararak ve sıkarak öldüren yılan.:ANAKONDA

Bodrum yakınlarında turistik bir belde.:TÜRKBÜKÜ

Boğa güreşçisi. : TORERO

Boğa güreşi.:KORİDA

Boğa,tosun.:KELE

Boğanotunun güz çiğdemi de denilen bir türü. : İTBOĞAN

Boğaya tutulan kırmızı şal (Matadorların boğayı yormak ve hırslandırmak için kullandıkları kırmızı renkli kumaş parçası. : MULETA

Boğaz mukozasının şişmesi,yutak iltihabı.: ANJİN

Bol,verimli,gür.:FEYYAZ

Bolivya’nın başkenti. : LAPAZ

Bolkar dağları ile Ala dağlar kütlesini birbirinden ayıran tektonik çukur. : ECEMİŞ

Bolluk,genişlik.:FERAHİ

Bolu ilinde bir kaplıca.:SAROT

Bolu yakınlarındaki kayak merkezi. : KARTALKAYA

Bolu’nun Göynük ilçesinde,doğal güzelliğiyle tanınmış bir göl.:SÜNNET GÖLÜ

Bombalardan korunmak için yerin altına kazılmış siper.:KAZAMAT

Borazan kuşu. : AGAMİ

Borç alınan bir paranın belirli zamanlarda ödeneceğini gösteren senetler.:ESHAM

Borç alma. : İSTİKRAZ

Borç veren,alacaklı : DAİN

Borç veren.AYİN

Borç verme anlamında eski bir sözcük. : İDANE

Borç verme. : İKRAZ

Borçlar.ÜYUN

Borda kaplamalarını yerleştirmek için ahşap gemilerin omurgalarına açılan yuva. : AŞOZ

Borneo dağlarında yaşayan sülün. : RALİC

Borsada kesin vadeli değerlerin kuru ile primli değerlerin kuru arasındaki fark. : EKAR

Boru sesi. : Tİ

Boruları döndürmeden eklemeyi sağlayan bağlantı parçası. : RAKOR

Borusunun içinde,ağız deliğinin altında bir tapa (blok veya dil ) bulunan ve ucundan üflenerek çalınan kavallara verilen ad. : DİLLİDÜDÜK

Bostanda yapılan bekçi kulübesi. : GÜMELE

Boş alan korkusu.: KENOFOBİ

Boş,anlamsız söz.:FASARYA

Boş,çürük,yanlış. : BATIL

Boş,yararsız : . MALAYANİ

Boş. : TEHİ

Boş.,yararsız,.saçma. : ABES

Boşanma. : TALAK

Boşanmış kadın. : TALİKA

Boşluk. : KAVİTE

Boşluk.:VAKUM

Boşta gezen.:HAYTA

Boşuna.:BEYHUDE

Botanikte köksap.: RİZOM

Botanikte populus olarak tanımlanan söğütgillerden uzun orman ağacı.: KAVAK

Botanikte,kabuğu çatlamamış meyve kabuğuna verilen ad.: AKEN

Bovling oyununda devrilmeye çalışılan,üzeri plastik kaplı tahta kuka. : PİN

Boy,endam. : KAMET

Boy,klan. : ANAR

Boyacılık ve sepicilikte kullanılan tanence zengin bitkisel özüt. : KAŞA

Boyacılıkta kullanılan,nikel ve demire benzeyen,gümüşi renkte bir element.:KOBALT

Boyalı ve yapışkan suyun üzerine kapamak yoluyla kağıda yapılan bir çeşit dalgalı ve kareli süs.:EBRU

Boyanmamış seramik rengi. : ZEM

Boylam uzunluk. : TUL

Boynuz.:KARN

Boynuzdan yapılan bir çeşit boru. : NEFİR

Boyu yüz metreyi aşabilen bir ağaç.: OKALİPTÜS

Boyu 40-60 cm,vücudu silindir biçiminde,gaga gibi ince uzun sivri ağızlı geçici bir balık.:ZARGANA

Boyunduruk. : NİR

Boyut.:BUUT

Boyutları farklı iki gövdeden oluşan tekne tipi.: PRAO

Bozukluk ,yanlışlık. : SAKAMET

Bozukluk,yanlışlık,eksiklik.:SAKAMET

Bozularak kokuşmuş.:CILK

Bozulmak,ekşiyip çürümek.: EPRİMEK

Böbrek üstü bezlerinin etkili bir maddesi. :ADRENALİN

Böbürlenme. : TAFRA

Böcek.:HAŞERE

Böcekbilim.:ENTOMOLOJİ

Böceklerde baş ile karın arasında kalan beden bölümü. : TARAKS

Böcekleri inceleyen bilim dalı.: ENTOMOLOJİ

Böceklerin kurtçuk durumundan yetişkin duruma geçerken arada aldıkları özel biçim. :NEMF

Böceklerin kurtçuk durumundan yetişkin duruma geçerken arada aldıkları özel biçim.:NEMF

Böğürtlen,diken dutu,it üzümü. : BÜK

Böğürtlen.:BÜK

Bölüştüren, ayıran, ikilem. : MUKASSİM

Bram Stoker’ın sinemaya da uyarlanmış ünlü korku romanı.RAKULA

Brezilya müziği.(1950’lerin sonlarında ortaya çıkarak halk arasında yaygınlaştı.:BOSSANOVA

Brezilya’da bir kent. : NATAL

Brezilya’da büyük kentlerin çevresini saran gecekondulara verilen ad. : FAVELA

Brezilya’nın para birimi. : REAL

Brezilya’nın plaka işareti. : BR

Briçte iki manştan oluşan bölüm.:ROBER

Briçte karşı tarafa ancak bir el vererek çıkarılan oyun. : ŞLEM

Briçte kazanılan her ele verilen ad.: LÖVE

Briçte oyunculardan birinin elinde bir renkten hiç kağıt bulunmaması. : ŞİKAN

Briçte,bir eli üstün bir kağıtla almayıp daha aşağı bir kağıtla almaya verilen ad.:EMPAS

Bronz. : TUNÇ

Bu günkü belediyenin Türkiye’de ilk kurulan biçimi. : ŞEHREMANETİ

Bu günkü Hollanda,Belçika ve Kuzeydoğu Fransa’ya eskiden verilen ad.: FELEMENK

Buddha’nın Çin’deki adı.: FO

Budistlerin en büyük tanrısı. TARA

Budizm de ruhun ulaştığı en yüksek mertebeye verilen ad. : NİRVANA

Budun ön kısmından elde edilen ve kızartmaya elverişli olan dana eti. : NUAR

Buğday tanesinin olgunlaşmış içi.,bir şeyin özü. : EVİN

Buğday,toprak gibi şeylerin elendiği iri gözlü kalbur.:GÖZER

Buhar. : İSTİM

Buharlı hamam. : SAUNA

Bukalemun. : KAYAKELERİ

Bulanık,net olmayan. : FLU

Bulaşıcı hastalıklar bulunan bir ülkeden gelmiş insanların karantinaya alındıkları binaya verilen ad. : LAZARETTO

Bulaşıcı,geçici.:SARİ

Bulgar parası. : LEVA

Bulgaristan’ın plakası. : BG

Bulgur,biber,soğan,domates gibi şeylerle yapılan ve asma yaprağına sarılıp çiğ olarak yenen bir yemek. : BAT

Bulmaca anlamında kullanılan bir sözcük.: ENİGMA

Bulmaca bilim. : ENİGMATOLOJİ

Bulut. : SEHAB

Bunama. : ATEH

Bunamış.: MATUH

Bundan böyle. : BADEMA

Bundan dolayı. : BİNAENALEYH

Bunun gibi,böyle. : HAKEZA : KEZALİK

Burçlar kuşağının dördüncü işareti (Yengeç.:CANCER

Burdur’da bir baraj.:ONAÇ

Burgaç,çevri,eğrim. : ANAFOR

Bursa – Mustafakemalpaşa’da bir kaplıca. : DÜMBÜLDEK

Bursa ili Mustafakemalpaşa ilçesinin eski adı. : KİRMASTİ

Bursa’nın Gemlik ilçesinin antik dönemdeki adı.:KİOS

Bursa’nın Mudanya ilçesine bağlı,tamamıyla sit alanı olan Zeytinbağı bucağının eski adı.:TİRİLYE

Burun boşluğu ile orta kulağı birleştiren boru biçimindeki yola verilen ad.:ÖSTAKİ

Burun iltihabı. : RİNİT

Burun kanaması. : EPİSTAKSİS

Burun ve burun boşluğu hastalıklarıyla uğraşan patoloji dalı.: RİNOLOJİ

Burun. : ENF

Burunotu.: ENFİYE

Buzul.:CUMUDİYE

Bükerek germek için iki kat edilmiş bir ipin ucuna geçirilen tahta parçası. : TOYAKA

Bükme ve fırlatma tekniklerini kullanması ve saldırganın gücünü ve hamlelerini ona karşı kullanmayı amaçlaması bakımından Jiujitsu ve Judo dövüş tekniklerine benzeyen kendini savunma sistemi.:AİKİDO

Bütün beslenme işlevlerinin bozulmasıyla oluşan ileri derecede zayıflık. : KAŞEKSİ

Bütün beslenme işlevlerinin bozulmasıyla oluşan ileri derecede zayıflık.:KAŞEKSİ

Bütün denizlerde yetişen,emici köklerle kayalara tutunan,uzun şeritler durumunda bir deniz yosunu.: LAMİNARYA

Bütün dünyaya yayılmış küçük yaprak böceği. : LUPERUS

Bütün Hıristiyan kiliselerinin birleştirilmesini amaçlayan hareket.:EKÜMENİZM

Bütün vücudu yıkamak.:ÇİMMEK

Bütünleşme,birleşme.: ENTEGRASYON

Bütünleşme,birleşme.:ENTEGRASYON

Bütünsel. : TOTAL

Büyücü.:CADI

Büyük araç korunağı,sundurma. : HANGAR

Büyük bakraç.Su kovası. : SİTİL

Büyük balıkçı kayığı. : ALAMANA

Büyük balıkların göğsüne yapışık olarak yaşayan küçük balıklara verilen ad.:RAMORA

Büyük bir maymun türü.:LANGUR

Büyük bira bardağı.:ŞOP

Büyük boynuzları olan bir yaban koyunu : ARGALI

Büyük bölümü hazır olarak buzdolaplarında saklanan,sonradan birleştirilip çabucak hazırlanabilen basit ve standart yiyecek servisinde uzmanlaşmış lokanta.:SNACK

Büyük bölümü saf metandan oluşan,kolayca tutuşabilen bir gaz.:GRİZU

Büyük çağlayan.:ÇAVLAN

Büyük çarpmaları,bölmeleri,kök ve kuvvet alışlarını yapabilmek için bulunan bir yol.:LOGARİTMA

Büyük çivi. : ENSER: MIH

Büyük çoğunluğu Moldova’da,az bir bölümü Deliorman,Dobruca,Besarabya ve Ukrayna’da oturan Ortodoks Türk halkı.:GAGAVUZ

Büyük delikli kalbur. : SARAT

Büyük devletler. (İngiltere,Fransa,Almanya ve Rusya). : DÜVELİ MUAZZAMA

Büyük erkek kardeş,ağabey. : EDE

Büyük hasır çanta.Hasırdan örülmüş saplı torba. : ZEMBİL

Büyük havan. : DİBEK

Büyük havuz.:BİRKE

Büyük Hindistan cevizi. : NARCIL

Büyük ırmak. : ŞAT

Büyük iplik çilesi.: KELEP

Büyük kötülük. : MELANET

Büyük küpeleriyle tanınan ve dinsel inançlarında Hindu,Şiva,Tandra Budhacılığı ve Hathayoga’ya özgü ögeleri birleştiren Şivacı çileciler tarikatı.: KANPHATAYOGİ

Büyük mağaza.:BONMARŞE

Büyük Menderes deltasında,zengin bir kuş yapısına sahip olan göl.:KARİNE

Büyük meşin heybe. : HURÇ

Büyük ocaklardan ateşi dışarı çekmek için kullanılan uzun saplı demir araç. : GELBERİ

Büyük ocaklardan ateşi dışarı çekmek için kullanılan uzun saplı demir araç.:GELBERİ

Büyük Okyanus da yer alan,dünyanın en derin çukuru. : MARİANA

Büyük piliç. : YARKA:BULADA

Büyük pulluk.Kotan. : KUTAN

Büyük Rus kentlerinin yakınındaki tatil evlerine verilen ad.: DAÇA

Büyük saban.,pulluk anlamında yerel sözcük. : KOTAN

Büyük sandal. : BARKA: ŞALUPA

Büyük sıçan.: KEME

Büyük su kabı.:BİDON

Büyük tencere. : KAÇARULA:HARANA

Büyük ve derin karavana,kazan. : KERES

Büyük ve görkemli ev. : KONAK

Büyük ve ulu.:CELİL

Büyük yelkenli gemi.:CÖNK

Büyük yılan.: EJDER

Büyük yün çilesi. : KELEP

Büyük zoka. : SİNARA

Büyük,kocaman.:CESİM

Büyük,yetişkin,yaşlı. : EKE

Büyük,yumurtamsı,kırmızımsı mavi renkli bir erik türü.:AYNABAKAR

Büyükbaş yada küçükbaş hayvanların bağırsakları temizlenip içine ciğer,soğan,pirinç ve baharattan oluşan iç doldurularak yapılan dolma. : BUMBAR DOLMASI

Büyükelçi.: SEFİR

Büyüklük,irilik.:CESAMET

Büyüklük,yücelik. : İZZET

Büyükşehir,anakent.: METROPOL

Büyültme. : AGRANDİSMAN

Büyüme hormonunun aşırı salgılanmasına bağlı olarak ellerde,ayaklarda ve başta aşırı büyüme gibi değişikliklerle belirgin hastalık.:AKROMEGALİ

Büyümemiş karpuz. : KALAK: ŞALAK

Büyüteç. : LUP

Büyütme,abartma. : İZAM
İSA ORHAN
(şimdiye kadar 389 posta)
17.03.2011 09:28 (UTC)[alıntı yap]
C

Caddelerde kutlama için kurulan süsler. :TAK

Cahiliye devri Arap şairi.:NABİGA

Cahiller.:CÜHELA

Cam bilye. : CİCOZ

Cam,sedef,taş v.v den yapılmış renkli süs tanesi.:BONCUK

Cami hademesi.:AYYUM

Camide namaza kalkmak için okunan ezan.: KAMET

Camide verilen ders.ERSİAM

Camilerde iç avluda yer alan,havuz biçiminde bir haznenin çevresinde bulunan musluklardan oluşan,üstü kapalı yada açık çeşme. : ŞADIRVAN

Camilerde parmaklıklarla çevrilmiş yer.:MAKSURE

Camlı taraça.:VERANDA

Can Yücel’in,Deniz Gezmiş’i anlattığı ünlü şiiri.:MARENOSTRUM

Can. : ANİMA

Canlandırıcı. : ANİMATÖR

Canlı bir organizmanın oluşturduğu ona özel bir renk veren kimyasal madde.İGMENT

Canlı bir varlığın içinde bulunduğu doğal veya maddi koşulların tümü.:ORTAM

Canlı olmayan cisim.:CİRİM

Canlı,hareketli.:CEVVAL

Canlı,parlak ve koyu pembe renk. : FUŞYA

Canlılarda ve makinelerde kontrol,iletişim ve işleyişi inceleyen bilim.:SİBERNETİK

Canlıları benzerlik ve farklılıklarına göre sınıflandıran bilim.:TAKSONOMİ

Canlıların aralarındaki bağlantıları ve ortamlarıyla olan ilişkilerini inceleyen biyoloji dalı.:EKOLOJİ

Canlıların bölümlenmesinde dalların bir araya gelmesiyle oluşan birlik. : FİLUM

Canlıların hücre,doku ve organlarının görevlerini ve bu görevlerin nasıl yerine geldiklerini inceleyen bilim dalı. : FİZYOLOJİ

Cansız olan.: İNORGANİK

Cansız şeyler.:ECRAM

Cansız varlıklar.:CEMADAT

Cansız. : CAMİT

Casus.Ajan. : ÇAŞIT

Cava ve Bali gibi,Endonezya adalarından biri.(Eski adı Selebes). : SULAWESİ

Cava yerlilerinin silahlarına sürdükleri çok güçlü bitkisel zehir. : UPAS

Cazibe. :ALBENİ

Cebirde bir denklemin katsayılarına giren değişken nicelik.ARAMETRE

Cehennem bekçisi.:ZEBANİ

Cehennem.: TAMU

Celbeden,çeken.:CALİP

Cem Sultan’a Avrupalılarca verilen ad.:ZİZİM

Cemal Süreya’nın şiir kitabı.: SICAK NAL

Cenaze namazı kılmak için veya bayram ve Cuma namazına cemaati çağırmak için minarelerde okunan dua,çağrı ezanı.:SALA.: SELA

Cendere. : PRES

Cendere.:SIKMAÇ

Cengiz Han’ın annesinin adı. : ULUNEKE

Cennet ile cehennem arası. : ARAF

Cennet.:BEHİŞT

Cennetkuşu da denilen ve gösterişli çiçekleri olan bir süs bitkisi.:STARLİÇE


Cennetlik. : NACİ

Cennette bulunduğuna inanılan kutsal su. : KEVSER

Cennetteki iki melekten biri. : RIDVAN

Cephe.:CENAH

Cepken altına giyilen kolsuz bir çeşit giysi.: GAZEKİ

Cerrahi aletler bilgisi. : ASİDOLOJİ

Cerrahide,marangozlukta kullanılan bir maddeyi kazımaya yarayan bıçak biçiminde araca verilen ad. : İSPATULA

Cesareti ve gücü ile tanınan dayanıklı bir köpek cinsi. : TERİYE

Cesur,korkusuz.:SERBAZ

Cevat Şakir Kabaağaçlı. : HALİKARNAS BALIKÇISI

Cevher.: TÖZ

Ceviz veya badem içi.:ÇİĞE

Ceviz. : KOZ

Cevizin yeşil kabuğu veya yaprağı. : TETİR

Ceylan derisi.: RAK

Ceylan. :AHU : GAZAL

Cezaevinden serbest bırakılan suçlunun toplum yaşantısına yeniden uyabilmesini sağlamak amacıyla yapılan yardım çalışması.ATRONAJ

Cezalandırma.:TECZİYE

Cezayir kurtuluş savaşında,Fransa saflarında yer alan Cezayirlilere verilen ad.:HARKİLER

Cezayir sahrasında vahalar dizisi. : RİR

Cezayir’de doğan ve Arap müziğiyle Batı müziğinin karışımı olan müzik türü. : RAİ

Cılız,zayıf. : İNEZE

Cıvataların altına yerleştirilen ortası delik yuvarlak metal parça. : RONDELA

Ciddi bir eseri veya olayı alaya alarak güldürme amacı güden komedi türü.Gülüt. : PARODİ

Ciddi işlerle uğraşmayan,havai.:YELEKE

Cila yapmakta kullanılan bir çeşit reçine. : KOPAL

Cila.ERDAH

Ciltcilikte kitap yapraklarını düzgün tutmaya yarayan ince örülmüş şerit.Pehlivan kispetinin paçası. : ŞİRAZE

Ciltte çeşitli sebeplerle oluşan kaşıntılı döküntüler,kurdeşen.: ÜRTİKER

Cilveli. : FETTAN

Cimri. : NEKES

Cinayet. : KIYA

Cinnet,delirme,çıldırma.:CÜNUN

Cinsel dürtünün enerjisi. Cinsel içgüdünün belirtilerini taşıyan yaşama gücünün bütünü. : LİBİDO

Cinsel uyarılmada ve doyumda,alışılmışın dışında davranışlara ve özel nesnelere zorunluluk duyma. : PARAFİLİ

Cinsellik korkusu.: EROTOFOBİ

Cokeylerin giydiği bir tür başlık.: TOK

Cömert,dost. : AHİ: AKA

Cömert,eli açık.:CEVAT

Cumba.:SAHNİŞİN

Cümle bilgisi.:NAHİV.: SENTAKS

Cüruf.: DIŞIK

Cüzam hastalığına tutulmuş olan kimse.:MİSKİN

Cüzam. : LEPRA

Cüzamlı. : ALATEN

Cüzi,kısmi. :TİKEL




Ç

Çabalama.:CEHT

Çabuk kurumasını sağlamak için boyaya az miktarda katılan madde. : SİKATİF

Çabuk yol alan,hızlı giden.:YÜRÜK

Çabukluk,hız,sürat : İVİNTİ

Çadır kümeleri. : ASARİM

Çağlar,devirler. : EDVAR

Çağrı kağıdı. : OKUNTU

Çakala benzer vahşi bir hayvan.:KARAKULAK

Çakıllı ve bozuk yol. : NALDÖKEN

Çalgı ağızlığı ile pistonu olan,boyundan geçirilerek tutulan,çember biçimli,üflemeli bakır çalgı.:HELİKON

Çalgıcıların kullandığı bahşiş.:ALATURA

Çalgıç,mızrap.:TEZENE

Çalgılı meyhane. : TAVERNA

Çalı bahçe duvarı. : ÇİT

Çalışan,çaba gösteren.:CAHİT

Çalışan,gayret eden. : SAİ

Çalışkan.:HAMARAT

Çalışma. : SAY

Çalma,hırsızlık.: SİRKAT

Çam ağacından yapılmış su testisi. : SENEK

Çam ağacının çiğnenip emilen iç bölümü ve bunu almak için ağacın gövdesine açılan yara,soymuk. : YALAMUK

Çam ağacının reçineli kabuğu. : ZAVİL

Çam sakızı. : REÇİNE : AKMA

Çam,ardıç,ladin ağaçlarının iğne gibi ince yaprakları. : PÜR

Çam,ardıç,sedir gibi ağaçların yaprağı.: İBRE

Çamaşır leğeni.:TEŞT

Çamaşır yıkamada kullanılan yassı tokmak. : TOKAÇ

Çamaşır yıkarken kullanılan tahtadan yassı tokmak.:TOKAÇ

Çamaşırcı ayı’ denilen,kürkü kıymetli bir hayvan. : RAKUN

Çamaşırın az kirli ve köpüklü son suyu. : EPRİK

Çamgillerden,yüksek bölgelerde yetişen,kozalaklı bir orman ağacı. : KÖKNAR

Çamur tedavisi. : PALEOTERAPİ

Çamur,cıvık.:LAY

Çamurcun,eğri koca gibi adlar da verilen ve yurdumuzun sulak alanlarında yaşayan küçük ördek cinsi.:ÇAKIRKANAT

Çan,çıngırak. : DERA

Çanakkale Boğazı’nın Nara Burnu mevkiinde,1954 yılında,Dumlupınar denizaltımıza çarparak batıran İsveç tankeri.: NABOLAND

Çanakkale Boğazında Dumlupınar deniz altısına çarparak, dört Nisan 1953’de batmasına neden olan İsveç yük gemisi. : NABOLAND

Çanakkale ilinde ünlü bir antik kent.:ASSOS

Çanakkale’nin Ezine ilçesinde bir kaplıca.:KESTANBOLU

Çanta ve ayakkabı yapımında kullanılan sepilenmiş dana derisi. : VİDALA

Çanta,eldiven yapımında kullanılan yumuşak deri.:NAPA

Çapkın.:HOVARDA

Çarlık Rusya’sında gizli ve siyasi polis birliği.:OHRANA

Çarmıha giden İsa’ya kötü davrandığı için sonsuza dek yürümeye mahkum edilen efsanevi kişi.:AHASVERUS

Çarpan balığı. : TRAKUNYA

Çarpık,eğri ağız. : YILIK

Çarşıya,pazara getirilen şeylerden alınan tartı vergisi.:KANTARİYE

Çavuşkuşu,hüthüt.:İBİBİK

Çay ağzında yapılmış olan balıkçı büğeti. : KARMIK

Çeçenlerin kendi ülkelerine verdikleri ad.:İÇKERİYA

Çekici.:CALİP

Çekilerek balık avlamaya yarayan,genellikle daire şeklinde el ağı. : TRATA

Çekim ve baskı işlemlerini çok çabuk ve otomatik olarak yapan fotoğraf makinesi.OLAROİT

Çekinik. : RESESİF

Çekinme,sakınma.:İBA

Çekinmeden.:BİPERVA

Çekişme.:CİDAL

Çelik. : PULAT

Çelikkalem takımyıldızının Latince adı.:CAELUM

Çelimsiz ve biçimsiz kimse.:CİMBAKUKA

Çelişki. : TENAKUZ

Çember biçiminde,tellerden yapılma,torbaya benzer,büyük gözlü ağ.:APOŞİ

Çember ve demir tellerle bağlanmış ticaret eşyası.:BALYA

Çemberin çevresinin çapına oranını gösteren sayı.: Pİ

Çemen otu.: POY

Çene yarıştırma. : TALK-SHOW

Çeper,zar.:CİDAR

Çerez olarak yenen tahıl kavurgası.:FİRİK

Çerkezlerin ulusal destanı. : NART

Çeşitleme.:VARYASYON

Çeşitler.:ENVA

Çeşitli boğanotu türlerinden elde edilen bir alkaloit. : ATİZİN

Çeşitli dans ve oyunlardan oluşmuş sahne gösterisi. : REVÜ

Çeşitli gösterilerin yapıldığı eğlence yeri.: KABARE

Çeşitli malzemelerin sanatsal amaçla bir araya getirildiği ürün. : KOLAJ

Çeşitli tropikal bölgelerde genellikle kuru,sağanaklardan sonra geçici akarsuya dönüşen sel yatağı.:ARROYO

Çeşitli yükleri yukarı çekmek için halattan yapılmış sapan. : İZBİRO

Çeşitli yüzeyleri istenilen konuma getirmek için kullanılan ölçü aleti.:SUTERAZİSİ

Çeşme zıvanası. : MASURA

Çeşme,musluk vs. çevreye sıçramasını veya akıp gitmesini önlemek için konulan delikli taş tekne.:YALAK

Çete.:GANG

Çevre.:ETRAF

Çevrili girinti. : ALKOV

Çıkılması güç kayalık yer.:LAÇİN

Çıkrık veya dişli yardımıyla ağır yükleri kaldırmaya veya çekmeye yarayan bir alet.:BOCURGAT

Çıkrıkçı çarkı.: TARTURA

Çılgın,divane. : ŞEYDA

Çınar,meşe,palamut gibi ağaçların meyvesi.ELİT

Çıplak toprak./Kel. : DAZ

Çıplak,tüysüz. : CAVLAK

Çırak.: ŞAKİRT

Çiçeğin dıştan ikinci halkasında bulunan yaprakların hepsi.: TAÇ

Çiçek bozuğu yüz.:ÇAPAR

Çiçek demeti. : BUKET

Çiçek tozu. : POLEN : TAL

Çiçek. : ŞÜKUFE

Çiçekleri hekimlikte kullanılan ve kökleri kavrularak yenilen bir bitki,sığırdili.:HODAN

Çiçekleri katmerli ve mor renkte bir tatula türü.:NAVÇAĞAN

Çiçekleri sinek örümcek gibi kimi böcekleri andıran otsu bir bitki.:OFRİS

Çift sürerken öküzleri yürütmek için kullanılan, ucuna sivri demir çakılmış uzun değnek. : ÜVENDİRE

Çift atlı binek arabası. : KAROÇA

Çiftleşme zamanı gelmiş kısrak yada dişi eşek. : GÜRE

Çiftlik uşağı.:AZAP

Çile durumundaki ipliği yumak yapmak veya masuraya sarmak için,üzerine geçirilen kafes dolap biçimindeki hafif ve bir eksen üzerinde dönen araç.: ELEMGE

Çimenlik,bahçe.:ÇEMENZAR

Çin ayısı. : PANDA

Çin düşüncesinde dişi ilke : YİNG

Çin felsefesinde doğru yolu yada cennetin yolunu belirten temel kavram. : TAO

Çin felsefesinde eril,gök,aydınlık,etkin ve delici olarak düşünülen ilke. : YANG

Çin gongu. : TAMTAM

Çin gülü. : KAMELYA

Çin Halk Cumhuriyeti’nde bir ırmak.:İRTİŞ

Çin kirazı denilen ve nemli topraklarda yetişen bir meyve.: LİÇİ

Çin müziğine özgü dört veya beş telli lavta. : PİPA

Çin ve Japonya’da oynanan bir strateji oyunu. Çin satrancı. :GO

Çin,Vietnam,Malezya’da yetişen ve lifleri dokumacılıkta kullanılan değerli bir bitki.: RAMİ

Çin’de Buda’ya verilen ad. : FO


Çin’de yetişen ve meyvelerinden kurutucu bir yağ elde edilen ağaç. : TUNG

Çin’in eski para birimi.: TAEL

Çin’in para birimi. : YUAN

Çin’in plakası.: TJ

Çinakoptan büyükçe lüfer. : SARIKANAT

Çingene çadırı.:ÇERGİ

Çingene.:KIPTİ

Çinko banyosu. : GALVANİZ

Çinko,bakır ve nikelden yapılan,gümüşü andırır bir alaşım.Mayşor. : ALMAN GÜMÜŞÜ

Çinko.:TUTYA

Çinkonun başlıca cevherlerinden biri olan doğal çinko sülfür. : BLEND

Çinlilerin bir uzunluk ölçüsü. : Lİ

Çipura balığının,boyu 10 santimetreye kadar olan gençlerine verilen ad.:LİDAKİ

Çirişli bir çeşit parlak bez.: KETAL

Çirkin huy. : ENİR

Çirkin.:KAKNEM

Çiroz durumundan çıkarak yağlanmaya başlamış olan uskumru.:LİPARİ

Çit yapmakta kullanılan büyük kızak.: SÖVEN

Çit,perde. : ÖR

Çit.: ÇEPER

Çitlembik. : MELENGİÇ

Çivit renginde koyu mavi.:NİLGÜN

Çiy, kırağı. : JALE: ŞEBNEM

Çizgi. : HAT

Çizgileri olan kumaş.: REYE

Çizgilerin,yüzeylerin,katı cisimlerin birbirine rastlayıp kesiştikleri yer.:ARAKESİT

Çizilerek veya oyularak açılan kertik. : ÇETELE

Çoban düdüğü denilen keskin kokulu bir bitki. : MEYHANECİ OTU

Çoban düdüğü. : TİKE

Çoban düdüğüne halk hekimliğinde verilen ad.:AZARON

Çoban köpeği.:KARABAŞ

Çoban türküsü. : KAYABAŞI : İGLOG

Çoban yamağı anlamında kullanılan yöresel bir sözcük. : ÇONA

Çoban yıldızı,Venüs.:ÇOLPAN

Çoban yıldızı. : KERVANKIRAN

Çoban.: RAİ

Çobanların çaldığı ıslık. :ASADOLU

Çobanların omuzlarına aldıkları dikişsiz,kolsuz,keçeden üstlük : KEPENEK

Çocuk hastalıkları ile ilgili bilim dalı. : PEDİATRİ

Çocuk oyunlarında kale olarak kullanılan çukur.:MELE

Çocuklarda,karın şişmesiyle beliren bir hastalık.:KIRBA

Çocukları korkutmak için kendisinden söz edilen bir yaratık,umacı,hayalet.:KARAKONCOLOS

Çoğu kıldan dokunmuş büyük çuval.: HARAR

Çoğulcu.: PLÜRALİST

Çoğunluğu Türk soyundan olan ve Polonya topraklarında oturan Musevi topluluğu.:KARAİMLER

Çoğunlukla akaryakıt gibi sıvı maddeleri taşımada kullanılan,silindir biçiminde,metalden büyük kap.: GALON

Çoğunlukla bir kütleyi çok daha küçük bir kütle yardımıyla tutmaya yarayan alet.:BASKÜL

Çoğunlukla döşemelik olarak kullanılan,keten veya ipek karışımı bir kumaş.: DAMASKO

Çoğunlukla hidrojen veya helyumla şişirilmiş güdümlü balon.:ZEPLİN

Çoğunlukla imaretlerde yoksullara verilen kepekli undan yapılmış pideye benzer bir tür ekmek.: FODLA

Çoğunlukla yemek pişirmekte kullanılan,içinde ızgarası bulunan,ayaklı ve taşınır ocak.:MALTIZ

Çoğunlukla yüzey sularından yoksun mağaralarla ve yer altı ırmaklarıyla örülü kıraç ve kayalık arazi. : KARST

Çok acıklı olay.: HAİLE

Çok anlamlı bir kelimeye her defasında başka bir anlam yükleyerek birbirine yakın birkaç yerde kullanma. : CİNAS

Çok az kaldı anlamında bir sözcük.:RAMAK

Çok beyaz.:APAK

Çok bilinen bir sözü veya atasözünü biraz değiştirip eklemeler yaparak güncel sorunları belirten cümle.:LAFORİZMA

Çok bükümlü ipliklerle dokunan ve kendine özgü dalgalı bir görünümü olan kumaş.:KREP

Çok eski bir geçmişi olan ve kimi Şinto törenlerinde yapılan dinsel Japon dansı. : KAGURA

Çok eski bir tarihi anlatır. : Fİ

Çok gizli.:EKTEM

Çok güzel,en güzel.:AHSEN

Çok hızlı gidebilen bir tür keşif gemisi. : SKAVUT

Çok hücreli canlılarda hücrenin belli evrelerden geçerek çoğalması.:KARYOKİNEZ

Çok iğneli olta takımı. : ÇAPARİ

Çok iğneli uzun balık oltası. : PARAKA

Çok ince bir yün cinsi. : KAŞMİR

Çok ince toz tanesi.: TOZAN

Çok ince ve çok seyrek muslin yada pamuklu bez. : ADATİS

Çok iri ve kaba şey.: LENDUHA

Çok kaynatılarak koyulaştırılmış şerbet.:ŞURUP

Çok kepekli un. : PASPAL

Çok kısa boylu,bücür.:BODUR

Çok öfkeli.Kötü ve korkunç cin. : İFRİT

Çok övünen. : FAHUR

Çok parlak.: BER

Çok pullu,gümüş renkte,beyaz etli bir balık.:KEFAL

Çok rüzgarlı yer.: TOZKOPARAN

Çok sesli müzikte bir beste.: FÜG

Çok süslü giyinen ve modaya düşkün kadın. : KOKET

Çok şey bilen,her şeyden anlayan.:HEZARFEN

Çok şiddetli ve çevrintili bir yel. : KASIRGA

Çok tanrıcılık. : PAGANİZM

Çok tanrılı dinden olan kimse. : PAGAN

Çok tehlikeli bir köpek balığı türü. : HARHARYAS

Çok üşümek.:BUYMAK

Çok verimli,bol,eksiksiz.: ONGUN

Çok yırtıcı bir deniz balığı.:MURANA

Çok yiyen,obur.:HIRA

Çok yorulmak. : TELESİMEK

Çok zaman tahıl,kepek ve keten tohumu karışımından oluşan at yemi. : MAŞ

Çokluk. : KESRET

Çorak toprak. : KEPİR

Çorba gibi yiyeceklere lezzet kazandırmak için un ve yağla yapılan sosa verilen ad. : MEYANE : MİYANE

Çorum bezi de denilen ve geleneksel el tezgahlarında dokunan bir tür bez.:KENEFİ

Çorum ilinde,Hitit Uygarlığını aydınlatan ünlü höyük.:ALACAHÖYÜK

Çorum’da,Hititler döneminde yapılmış açık hava tapınağı.: YAZILIKAYA

Çorum’un Mecitözü ilçesinde bir kaplıca.: BEKE

Çorumun Alaca ilçesinde ünlü bir höyük. : ESKİYAPAR

Çöl bölgelerinde bazı çukurların tabanını kaplayan tuzlu ve killi toprak.: TAKİR

Çöl bölgelerinde yaşayan bir sürüngen türü. : SKİNK

Çöl.:BEYABAN

Çölde fırtına sonucu tepecikler halinde yığılan kum kütlesi.:KAUR

Çölde işaret için konulan taşlar. : ARAM

Çöllerde veya deniz kıyılarında rüzgarların yığdığı kum tepesi.Kumul./Buzul : EKSİBE.

Çöllerde veya deniz kıyılarında rüzgarların yığdığı kum tepesi. : KUMUL

Çözgü ve atkının kumaş yüzeyi üzerinde kendiliğinden bir desen oluşturduğu her tür kumaşa verilen ad. : FASONE

Çözgü veya atkının kumaş yüzeyi üzerinde,kendiliğinden desen oluşturduğu her tür kumaş.:FASONE

Çözgü. :ARIŞ

Çözgüsü ipek veya sentetik elyaf,atkısı kalın pamuk veya yün olan kumaş. : BENGALİN

Çubuk veya kamıştan yapılmış bağ ve bahçe kulübesi.: HUĞ

Çuha kumaşının sarıldığı top.: PASTAV

Çukur yer.: ESİK

Çulluk. : BEKAS

Çürütülmüş tütünden yapılan ve buruna çekilen keyif verici toz. : ENFİYE
İSA ORHAN
(şimdiye kadar 389 posta)
17.03.2011 09:29 (UTC)[alıntı yap]
D

Dadı. : TAYA

Dağ geçidi.: AŞIT

Dağ keçisi. : ELİK: YAĞMURCA

Dağ kırlangıcı da denilen küçük bir kuş. : EBREHE

Dağ kırlangıcı denilen küçük bir kuş ,Keçisağan.:EBABİL : EBREHE

Dağ lalesi.Manisa lalesi: ANEMON

Dağ servi’si. : SEDİR : ARAR

Dağ sırtlarında davarların yatırıldığı düz,rüzgar almayan kuytu yer.: ARKAÇ

Dağ sırtlarında geçit veren çukur yer.Dağ üzerindeki yüksek geçit. : BELEN

Dağ tavuğu. : ÇİL

Dağ yürüyüşü. : TREKKİNG

Dağcılık. :ALPİNİZM

Dağılma, : İNFİSAH

Dağıtıcı.:MÜVEZZİ

Dağıtım.:TEVZİ

Dağlarda yetişen,rengi hafif yeşil bir çeşit yaban soğanı.:KÖMÜREN

Dağların oyuk,kuytu yerleri.: KEPEZ

Dağlık yer.:CEBELİSTAN

Daha çok ayakkabı yapılan bir çeşit sağlam ve parlak kumaş.:KARAMANDOLA

Daha çok hayvan postundan yapılan bir başlık türü.:BÖRK

Daha çok kadınların bluz üzerine giydikleri yelek. : JİLE

Daha çok Karadeniz yöresinde giyilen bir tür erkek ayakkabısı. : ÇAPULA

Daha çok Nil ırmağında kullanılan bir tür küçük gemi. : FELUKA

Daha çok radyo ile yayımlanmak için hazırlanmış,genellikle güldürü niteliğinde kısa oyun.:SKEÇ

Daha çok tahıl tarlalarında görülen mor çiçekli bir bitki,mavi kantaron. / Peygamber çiçeğine verilen ad : BELEMİR

Daha çok Türkmen oymakları arasında rastlanan bir tür kukla oyunu. : KARAÇOR

Daha iyi. : EVLA

Daha sonra.:BİLAHARE

Dahi. : ÖKE

Dal ve budak kırpıntısı.:ÇIRPI

Dalan.,çıkar topluluğu. : LOBİ

Dalga dalga renkli çizgiler.:MENEVİŞ

Dalga. : TALAZ

Dalgalı parıltılar verilmiş olan bir tür kumaş,hareli kumaş.: MUARE

Dalla örtülü, çalı çırpıdan yapılmış kulübe,çardak. : ALACIK

Dallardan örülmüş büyük sepet.:ÇİTEN

Dalları çok çatallı ve sapları odunsu bir bitki.:ÇALI

Dalsız budaksız ağaç. : KABAŞ

Dalyanın kapak yeri.: BASARNA

Damak zevki olan.Yemekten ve içkiden anlayan,bunların tadına varabilen kimse. : GURME

Damar sertliği. :ARTERYOSKLEROZ

Damarlı ve yarı saydam bir taş,balgam taşı. : ONİKS

Damıtmaya yarar araç,damıtıcı.:İMBİK

Damla. : KATRE

Danışma kurulu.: ŞURA

Danışma.:İSTİŞARE

Danimarka,İsveç ve Norveç’in küçük para birimi. : ÖRE

Danimarka’nın para birimi.:KRON

Dans adımı. : EŞAPE

Dans düzenleme sanatı. : KOREOGRAFİ

Dantel ve nakış ipliği yumağı. :KUKA

Dar geçit,boğaz.ERBENT

Dar tentene. : OYA

Dar ve ensiz tahta.: TİRİZ

Dar ve kapalı yerlerde duyulan kaygı veya korku,kapalı yer korkusu.: KLOSTROFOBİ

Dar,uzun ve hafif bir yarış kayığı,kik.:FUTA

Darıdan yapılan şarabın kımızla karıştırılmasıyla elde edilen eski Türk içkisine verilen ad.: TARASUN

Datça’daki eski çağ kenti. : KNİDOS

Dava. : ARANÇ

Davar ağılı.:KOM

Davet eden,çağıran. : DAİ

Davranışçılık.:BEHAVYORİZM

Dayanak,yardımcı. : MEDAR

Dedeler,atalar. : ECDAT

Dedikodu etme. : NEMİME

Dedikodu.Bir kişinin gıyabında ileri geri konuşmak. : GIYBET

Dedikoducu. : NEMMAL

Defterler.EFATİR

Değerini,önemini yitirmiş. : KADÜK

Değerli eşya,kumaş,mücevher v.s. alınıp satılan kapalı çarşı.:BEDESTEN

Değerli madenlerde yasanın istediği ağırlık,saflık ve değer derecesi ölçüsü. : MİYAR

Değerli olan,zebercet adını taşıyan silikat.: OLİVİN

Değerli olmayan maden veya taşlardan yapılmış takı,süs eşyası.:BİJUTERİ

Değerli taşlarla donanmış. : MURASSA

Değerli tespih taşı.(Deniz filinin dişinden yapılan). : NAKA

Değersiz,önemsiz.:NAÇİZ

Değirmen suyunu başka yöne akıtmak için yapılan düzen.: SAVAK

Değirmen taşına buğdayı akıtan oluk.:ARD

Değirmen taşının ekseni.:SEPEK

Değirmen. : AS

Değiş tokuş da üste verilen şey. : ABRA

Değiş tokuş. : MÜBADELE

Değiş,mal değişi,trampa.:TROK

Değişik renkli çiçekleri ve rozet yaprakları olan, dere kenarlarında da yetişen bir süs bitkisi.: ÇUHA ÇİÇEĞİ

Değişik biçim.:VERSİYON

Değişik boyda , sert ağaçtan yapılmış tuşlardan oluşan bir Afrika çalgısı. : BALAFON

Değişik çağları birbirine karıştırma,bir olayın çağıyla ilgili yanılma. : ANAKRONİZM

Değişik çağları birbirine karıştırma,bir olayın çağıyla ilgili yanılma.:ANAKRONİZM

Değişik genetik kökenli çeşitli hücrelerden oluşan organizma.:KİMERA

Değişik renklerde üst üste iki katmandan oluşan ve üstteki katmanına bir desen yapılan değerli taş.:KAME

Değişik renkli üst üste iki katmandan oluşan ve üstteki katmanına kabartma bir desen yapılan değerli bir taş.. : KAME

Değişik renkte boya kullanılarak,kumaş üzerine desen ve zemin basma işlemiyle bu işleme uğratılan ipekli,yünlü vs kumaş. : EMPRİME

Değişik sayıda akortlu tahta yada metal çubukların gam sırasıyla dizilmesinden oluşan iki değnekle vurularak çalınan bir çalgı. : KSİLOFON

Değişik şekillerde kesilmiş,yağda veya fırında kızartılmış ekmek.:KRUTON

Değişik tonlarda boyama. : RÖFLE

Değişik türlerden,çoğunlukla yabanıl ağaç,ağaççık ve çalıların deneysel yetiştirilmesine ayrılmış park veya alan. : ARBORETUM

Değişim cetveli,grafik.İYAGRAM

Değiştirgeç. : RÖLE

Dekoratif bir dikiş türü. : REÇME

Dekoratif demir işçiliği. : FERFORJE

Delege . : MURAHHAS

Delgeç. : MATKAP

Delikanlı.Yakışıklı erkek:CİVAN

Delikli kepçe.:KEVGİR

Delikli örgü,gözenek.: AJUR

Delil,kanıt,ispat.:BURHAN

Delilik.:CİNNET.:CÜNUN

Deliorman,Dobruca, Besarabya ve Ukrayna’da oturan Hıristiyan Ortodoks Türklere verilen ad.:GAGAVUZ

Delme.: PERFORAJ

Delta : ÇATALAĞIZ

Demir atmış gemi. : RASİ

Demir kiriş. : PUTREL

Demir şiş. : SİH

Demir yada tahta üzerindeki boya,pas gibi şeyleri çıkarmakta kullanılan çelik araç.:RASPA

Demirci aracı. : ÖRS

Demircilikte delik büyütmekte kullanılan araç. : AÇKI

Demirin simgesi. : FE

Demiryollarında gündüz mekanik olarak bir kolla gece kırmızı ışıkla işaret veren alet.:SEMAFOR

Demiryollarında traverslerin altına,şoselerde düzeltilmiş toprak üzerine döşenen taş kırıkları.:BALAST

Demokrasi. : ELERKİ

Demre’de (Yeni adı Kale) yaşadığına ve Noel Baba olduğuna inanılan ve adı efsaneleşen Aziz. :AYANİKOLA

Den dolayı,..den ötürü anlamında eski bir sözcük.: BİNAEN

Denek taşı.: MİHENK

Denetleme,denetim.: TEFTİŞ

Denetleme. : MURAKABE

Deney üstü. : TRANSANDANTAL

Denge,ölçü. : MUVAZENE

Dengesini ustalıkla korurken top,bıçak,tabak gibi nesneleri havaya atıp tutarak gösteri yapan sanatçı.: JONGLÖR

Deniz anası. : MEDÜZ

Deniz ataşesi. : ATAŞENAVAL

Deniz avcılığında kullanılan ince daldan örülü sepet. : KİRTİL

Deniz ayısı da denilen ve soğuk güney denizlerinde yaşayan fok türü. : OTARİ

Deniz bilim.:OŞİNOGRAFİ

Deniz derinliğini ölçme işi (Batimetre). : İSKANDİL

Deniz diplerinde inceleme yapmak için kullanılan araç.:BATİSKAF

Deniz içinde zincirlerin birbirine dolaşması. : ISPARMAÇA

Deniz kenarında salaş ve dam gibi barınılacak yer.:KAVALA

Deniz kırlangıcı.:BALIKÇIN

Deniz kızı.: SİRER

Deniz kuşlarının gübre olarak kullanılan pisliği. : GUANO

Deniz tarafından ırmak ağızlarında yada akarsuların kazdığı derin vadilerin aşağı kesimlerinde oluşan yüksek kenarlı kıyı biçimi. : RİA

Deniz taşıtlarını yönetmek.:ABRAMAK

Deniz taşıtlarının pervanesi. : USKUR

Deniz tedavisi.:TALASOTERAPİ

Deniz teknelerinin iç yanları.: ALABANDA

Deniz veya denizcilikle ilgili.:BAHRİ

Deniz yolculuklarında geminin veya yükünün gördüğü zarar.. : AVARYA

Deniz,göl ve ırmaklarda balık yatağı olan yer.: BALIKLAVA

Deniz,göl ve ırmaklarda kıyılara yakın yerlerde ağ ve kazıklarla oluşturulan,balık avlama yeri.ALYAN

Deniz.:BAHİR

Denizaltında dinleme aygıtı. : SONAR

Denizcilik dilinde aşağıda,alt anlamında kullanılan söz.Gemiyi baştan yada kıçtan halatla karaya bağlama. : ABAŞO

Denizcilik dilinde yelken indirmeye verilen ad.:MAYNA

Denizcilikte çok durgun deniz ve hava.: BONAÇA

Denizcilikte iki halatı ek yeri kalınlaşmayacak biçimde birbirine ekleme işi.:MATİZ

Denizcilikte safra anlamında kullanılan sözcük.:BALAST

Denizcilikte ve havacılıkta kullanılan radyo seyir sistemi.: LORAN

Denizcilikte yedek halat. : PERMEÇE

Denizcilikte,çekilmekte veya indirilmekte olan bir halatı veya zinciri bir yere bağlamak için verilen komut.: ABOSA

Denizde ada.:CEZİRE

Denizde ağır cisimleri kaldırmaya,batık gemileri çıkarma veya askıya almaya yarayan,su kesimi az,vinçli tekne yada duba. : ALGARNA

Denizde batmış olan bir geminin,bir nesnenin yerini ve durumunu ses dalgalarıyla saptayan sistem.:SONAR

Denizde yada kıyıda buz tabakasıyla örtülü olan kesim. : BANKİZ

Denizde yaşayan,Latince adı Noctulica Milliaris olan,dokunulduğunda ateş böceği gibi ışık saçan plankton.(Milyonlarcası bir araya gelince geceleri bir balık veya bir kayık çarptığında ışık saçarlar).:YAKAMOZ

Denizde yol göstermeye,bir tehlikeyi veya geçiş yolunu haber vermeye yarayan yüzer cisim.:ŞAMANDIRA

Denizde yosunlu sazlı yer.:ÇEPEZ

Denize uzanan dar ve alçak kara parçası.İL

Denizin çekilmesi.:CEZİR

Denizlerin çekilmesiyle oluşan bölge. : NERİTEL

Denizli yöresinde kına gecesinde gelin için okunan maniye verilen ad. : OKŞAMA

Denk,uygun. : MÜTEVAZİN

Deprem bilim.: SİSMOLOJİ

Deprem dalgası.: TSUNAMİ

Derbeder,başıboş yaşayış. : BOHEM

Derbeder. : HARABATİ

Derebeylik düzeninde bir vasala senyörce verilen toprak veya mal. : FİEF

Derebeylikte toprakla beraber satılan köle. : SERF

Deri dokusunun anormal büyüyüp yağlanmasıyla oluşan kabarcık.:ET BENİ

Deri hastalığı. : LİKEN

Deri tüberkülozu. : SIRACA

Deri üzerine uygulamaya özgü hamur kıvamında ilaç. : PAT

Deride,sinirler boyunca,özellikle gövde,bacak ve yüzde bir takım ağrılı fiskelerin dökülmesiyle beliren mikroplu bir hastalık : ZONA

Deriden yapılmış kalkan. : DARAKA

Deriden yapılmış torba.AĞAR

Derilerin içine batırıldığı tanenli bitki suyu. : TETERİ

Derin sular. : ABİSAL

Derin vadi. : KANYON

Derinin yağ bezi ve ter bezi salgılarının anormal artışı. : SEBORE

Derinleştirme. : TAMİK : İKAR

Derinliği aynı olan sığ su alanı. : FİLET

Derinliği az metal kap. : SAHAN

Derinliğine,iyice.Enine boyuna:. ARİZAMİK

Derinlik ölçme aracı. : SONDA

Derinlik., aptallık. : AMAKAT

Derisinden kürk yapılan bir kır sansarı. : FERSAN

Deriyi kullanılabilecek duruma getiren kişi,sepici,tabak.EBBAĞ

Deriyle kaplı bir çeşit eskimo kayığı. : UMİAK

Deriyle kaplı bir çeşit Eskimo kayığı.:UMİAK

Derli toplu,özenli,düzgün,temiz. : NETA

Ders verme.:TAKRİR

Dervişlerin bulunduğu yer. : DERGAH

Dervişlerin giydikleri tiftikten yapılmış ince külah.ARAKİYE

Desibel. : DB

Destan. : EPOPE : DASİTAN

Destansı. : EPİK

Deve semeri. : HAVUT

Deve yavrusu. : POTUK

Devegiller familyasından,sırtında besin depo etmeye yarayan tek hörgücü bulunan bir memeli türü.: HECİN

Deveyi çöktürmek için çıkarılan ses.:IH

Devinbilimi. : DİNAMİK

Devirler,çağlar.EVRAN

Devlet hazinesi.:BEYTÜLMAL

Devlet hazinesi.:MİRİ

Devlet malı,beylik. : MİRİ

Devlet memurlarının maaşlarının derece ve tutarlarını düzenleyen sistem ve çizelge.:BAREM

Devlet yönetiminde akrabalara ve özellikle yeğenlere yapılan iltimas.:NEPOTİZM

Devletçe koruma altına alınmış tarihi yer veya bölge.:SİT

Devletçe para,senet ve tahvil çıkarma,piyasaya sürme.:EMİSYON

Devletçe verginin kesildiğini gösteren etiket.:BANDROL

Devletçilik. : ETATİZM

Devletin merkeziyetçiliğini savunan kimse. : JAKOBEN

Devletler hukukunda bir ulusun hangi devlete bağlanacağıyla ilgili oylama.LEBİSİT

Dış evlilik.:EGZOGAMİ

Dış mahalleler.:VAROŞ

Dıştan sağlanan her türlü maddeye karşı fiziksel ve ruhsal bir bağımlılık duyan kimse. : TOKSİMAN

Dibek. : SOKU

Difteri.: KUŞ PALAZI

Diğer bir olayın belirli bir büyüklüğüne karşılık bulan bir olayın yaklaşık büyüklüğünü bulma amacını güden işlem.: REGRESİON

Dijital Video Disk’in kısaltması.VD

Dik yerlerden inen buzullarda,derin yarılmalar nedeniyle buz parçalarının koparak aşağıya düşmesi.:SERAK

Dik,sarp. : YALMAN

Dikdörtgen bir masada oynanan minyatür futbol oyunu.: LANGIRT

Diken. : NİŞ

Dikenli çalı. : KEVEN

Dikenli,sert pullu,kısa ve geniş,siyaha yakın esmer bir balık.:ÇOTİRA

Dikilitaş. : OBELİSK

Dikişte hata. : POT

Dikme.Dik. : AMUT

Dil bilgisi.:GRAMER

Dil tutukluğu. :ANARTRİ

Dilde tutukluk,kekemelik. : REKAKET

Dilek. : KAM

Dilekçe. : ARZUHAL

Dilenci.: GOYGOYCU

Dili tutuk olan,kekeme.:REKİK


Dilsiz,sessiz.:EBKEM

Din adına yapılan savaş.:GAZA

Din büyüklerinin yada tarihe geçmiş ünlü kimselerin yaşamları ve olağanüstü davranışlarıyla ilgili hikaye. : MENKIBE

Din dışı. : LADİNİ

Din işleriyle uğraşanların mesleği. : İLMİYE

Din kurallarını öğretmek için yazılmış kitap.:İLMİHAL

Din uğruna yapılan savaş.:CİHAT

Dindar Yahudilerin başlarını örttükleri takke.:KİPPA

Dingil. : AKS

Dini bakımdan İngiliz kilisesine bağlı kimse.:ANGLİKAN

Dini ezgi veya kaynağı dini olan orkestra parçası.: KORAL

Dini ezgi yada kaynağı dini ezgi olan orkestra parçası.::KORAL

Dini tören masası.: SUNAK

Dini,felsefi ve politik bir öğretim sistemini meydana getiren dogma ve kavramların bütünü,öğreti.OKTRİN

Dinlenme salonu. : ODİTORYUM

Dinler. : EDYAN

Dinsel yada yarı dinsel bir konu üzerine bestelenen büyük ölçekli müzik yapıtına verilen ad. : ORATORYO

Dinsel inanışlara göre kıyamete yakın bir zamanda çıkacağına inanılan yalancı.: DECCAL

Dinsel tören ve kuralları.,mason töreni. Ritüel. : RİT

Dip not. : HAŞİYE

Diploma.:BRÖVE

Dipten dallanan bir süs bitkisi. : MAZI

Direk.Yapıda kullanılan dört köşe yada yuvarlak,kalınca sırık. : MERTEK

Dirgen,yaba.:ANADUT

Diş çıkarma. : ISNAN

Diş diplerinde ve kaplarda oluşan kireç tabakası. : KEFEKİ

Diş kiri,diş pası.ESEK

Diş köklerini kaplayan sert madde.: SEMAN

Dişçilikte kullanılan,cıva ile bakır veya cıva,gümüş ve kalay bileşiği.:AMALGAM

Dişçilikte kullanılan,cıva ve bakır yada cıva,gümüş ve kalay bileşiği. : AMALGAM

Dişi at. : KISRAK

Dişi bizon ile boğanın çiftleşmesinden doğan melez hayvan. : KATOLO

Dişi deve. NAKA: MAYA: ARVANA

Dişi geyik. : MARAL

Divan edebiyatında içkiyi ve içkili toplantıları övmek için yazılan şiir türü.:SAKİNAME

Divan edebiyatında kaside veya gazelin ilk beyti.:MATLA

Divan edebiyatında sevgilinin kaşı,kirpiği,bakışı için kullanılan benzetme,: TİG

Divan edebiyatında şehzadelerin sünnet düğünleriyle hanım sultanların doğum ve evlenme törenlerini anlatan yapıtlara verilen ad. : SURNAME

Divan şiirinde her beytin son sözcüğünü,sonraki beytin ilk sözcüğü yapma biçiminde ortaya çıkan söz sanatı. : İADELİ

Divan şiirinde uyakta tesis adıyla anılan eliften önceki sessiz harfin harekesi. : RES

Divit.yazı hokkası. : AME

Diyalektik. :EYTİŞİM

Diyalog halinde yazılmış,genellikle eğlendirici sahne eseri : SKEÇ

Diyarbakır yöresine özgü sütle yapılan bir hamur tatlısı. : NURİYE

Diyarbakır’ın eski adı. : AMİD : AMED

Diyelim ki,tutalım ki. : BİLFARZ

Diyezli ve bemollü bir sesin eski duruma getirilmesini gösteren nota işareti.:BEKAR

Diz meniski travması. : MENİSKUS

Dizanteri. : KANLI BASUR

Dizginleri koyuverilmiş bir atın dört nala koşması.Süvari akını.:ILGAR

Dizi,sıra. : NAF

Dizicilerin harfleri içine yerleştirdikleri demir yuva. : KUMPAS

Dogma. : NAS : İNAK

Doğa seslerine benzer seslerle yapılan sözcük ses yansıması,yansıma.:ONOMATOPE

Doğacak çocuğu ana rahminden çekmeye yarayan aygıt.:LAVTA

Doğaçlama tiyatro. : TULUAT

Doğada ve toplumda nitelikle ilgili değişmelerin yavaş yavaş değil,birdenbire olması.:MUTASYON

Doğada,kemik dokusunda bulunan,içinde flüor veya klor olan doğal kalsiyum fosfat.:APATİT

Doğadaki canlıların birbiriyle ve çevreyle ilişkilerini inceleyen bilim dalı. : EKOLOJİ

Doğal hidratlı manganez ve kalsiyum silikat.: İNEZİT

Doğal olarak böğürleri kalçalara doğru daralan at için kullanılan sözcük : LAĞAR

Doğal set. : SEKİ

Doğalcılık.:NATÜRALİZM

Doğalgaz,elektrik gibi şeylerin kullanılan miktarını ölçen alet.: SAYAÇ

Doğalgazın ikinci önemli bileşeni olan hidrokarbon.:ETAN

Doğanın bilgisine büyüsel işlemlerle varılabileceği inancı. : ÖKÜLTİZM

Doğayı gerçekte olduğu gibi bütün ayrıntılarına bağlı kalarak değil,ondan edinilen izlenimin ölçüsüne göre anlatan;doğrudan doğruya gerçeği,nesneyi değil de,onun sanatçıda uyandırdığı duyumları veren sanat akımı.:EMPRESYONİZM

Doğramacılıkta kereste olarak kullanılan,sıkıştırılmış talaş ve yongadan yapılan tahta.:SUNTA

Doğru yolu arama.:HİDAYET

Doğru,gerçek.:ÇIN

Doğruluğu ve gerçekliği tek yanlı olarak yalnızca hareketlerin sonuçları ve başarıları ile değerlendiren öğreti.RAGMATİZM

Doğu Karadeniz Bölgesinde tulum eşliğinde horon oynayarak yapılan geleneksel eğlence. : VARTAVAR

Doğu Afrika’da yaşayan bir antilop.:GERENUK

Doğu Afrika’da yaşayan göçebe bir halk.:MASAİLER

Doğu Anadolu ile Azerbaycan’da çalınan bir çalgı türü.: TAR

Doğu Anadolu’da bir göl.:ARİN

Doğu Anadolu’da kullanılan bir küçük zurna.:MEY

Doğu Anadolu’da kullanılan bir tür küçük zurna.: MEY

Doğu Anadolu’dan doğarak Hazar’a dökülen bir ırmak. : ARAS

Doğu Anadolu’ya özgü bir halk oyunu. :TAMZARA : MEYROKİ

Doğu Anadolu’ya özgü bir halk oyunu.:SEPE

Doğu Anadolu’ya özgü,halay türü bir halk oyunu.:SEPE

Doğu Asya’da bir ırmak. : YALU

Doğu Karadeniz kıyı bölgesinde yetişen bir koyun türü.:KARAYAKA

Doğu Karadeniz dağlarında,fundalıklarda yetişen,2-3 m boyunda,kışın yaprak dökmeyen,çok iri ve mor çiçekler açan ve yaprakları halk hekimliğinde kullanılan bir ağaççık,orman gülü.:KOMAR

Doğu Karadeniz kıyı bölgesinde yetişen,uzun kuyruklu,beyaz renkli bir koyun ırkına verilen ad. : KARAYAKA

Doğu Karadeniz’de ünlü bir yayla. : VERÇENİK

Doğu Karadeniz’de özellikle Rize yöresinde dokunan çamaşırlık ince bez. : FERETİKO

Doğu Karadeniz’in dağlık kesimlerinde yaşayanların giydiği,bacağı çorap gibi saran bir tür çizme. : SABUK

Doğu kiliselerinde ermişlerin tahta pano üzerine yapılan resimlerine verilen ad.:İKONA

Doğu masal ve efsanelerinde kötü ve korkunç cin.:İFRİT

Doğu müziklerinde eserler arası çalınan parça. : ARANAĞME

Doğu Timor’un başkenti. : DİLİ

Doğu ülkelerinde yaşayan Yunan asıllılara verilen ad.: RUM

Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da konar göçerlerin kıl çadırından oluşan yayla yerleşmesine verilen ad. : ZOMA

Doğu ve Güneydoğu Anadolu’ya özgü,tavuk eti,sarımsak ve ekmekle yapılan bir çeşit pilav.:SENGESER

Doğum meleği.:AYZIT

Doğum sancısı.:BURU

Doğumdan altı ay sonraya kadar olan erkek yada dişi at yada eşek yavrusu. : KULUN

Doğurması yakın olan hamile kadın. : AĞIRAYAK

Doğuştan kör.ARİR

Doğuştancılık. : NATİVİZM

Doktorların kulaklarına takarak insanların iç organlarını dinlemek için kullandıkları tıbbi alet.:STETESKOP

Doku ölümü.:NEKROZ

Dokubilim. : HİSTOLOJİ

Dokuma tezgahı çerçevelerinin gücü tellerine takılan ve içinden çözgü ipliği geçen küçük halka.. : NİRE

Dokumacılıkta atkı ipliğini sıkıştırmak için kullanılan,demirden veya ağaçtan yapılmış dişli araç.: KİRKİT

Dokumacılıkta atkıların geçirildiği uzunlamasına ipler : ÇÖZGÜ

Dokumacılıkta kullanılan unlu yada çirişli sıvı.:HAŞIL

Dokumacılıkta mekikle enine atılan iplik. :ATKI

Dokuması kalın,sık ve yumuşak,bir tür pamuklu bez.: PAZEN

Dokunmuş kumaşlardaki tarak izlerini yok etmek için bu kumaşları bir bıçaktan geçirme işlemi.Sanayide kimi metalleri ve yüzeyleri parlatma. : POLİSAJ

Dokusunda altın ve gümüş renkte tellerin çoğunlukta olduğu kumaş.:LAME

Dokuz dereceden oluşan,depremlerin gücünü ölçme birimi.:RİCHTER

Dokuz milimetre çapında,İngiliz yapısı,hafif,kullanışı kolay bir tür makineli tüfek.:STEN

Dokuzuncu İsrail kralı. : YORAM

Dolama.Parmak çıbanı. : ETYARAN

Dolandırıcı.:AYYAR

Dolaşma,gezinti.:CEVELAN

Dolmuş yapan büyük at arabası. : OMNİBÜS

Dolunay,mehtap. ,ayın on dördü : . BEDİZ : AYAS

Dolunayda huyu değişen. : AYSAR

Domalan’da denilen ve patatese benzeyen bir tür mantar.:KEME

Domates.: BANADURA

Domuz yavrusu. : MOZAK

Domuz.:BOCUK

Domuza benzer bir hayvan./ Yaban domuzu. : PEKARİ

Don Kişot’un atının adı : ROSİNANTE

Don,şalvar. : TUMAN

Donanım. : TEÇHİZAT

Donanma. : ARMADA

Dondurulmuş meyve suyundan yapılan bir tür pelte. : ELMASİYE

Dondurulmuş yada buzlu olarak hazırlanan içecek.:FRAPE

Dost,yakın arkadaş.:ENİS

Dostlar,arkadaşlar. : İHVAN

Dökme demir,font. : PİK

Dökülen tohumlarla ertesi yıl kendiliğinden çıkan tahıl. : ALAZA

Dökülen yaprak. : HAZAL

Dökümcülerin kullandığı ağaçtan yapılmış kalıp. : SAÇULA

Döl verme yetkinliğine eren,baliğ.:ERİN

Döl yolu. : VAGİNA

Dönbaba,turna gagası gibi adlar da verilen ve yapraklı dalları Ege Bölgesinde sebze olarak kullanılan otsu bir bitki.:İĞNELİK

Döneç. : ROTOR

Dönek,uğursuz. : ALABACAK

Dönemeç.:BÜK

Dönümün dörtte biri kadar olan alan ölçüsü.:EVLEK

Dönüşümcülük. : TRANSFORMİZM

Dört bölükten kurulan,bir binbaşının komutasında bulunan asker birliği.:TABUR

Dört Japon çiçek süsleme okulundan biri. : KO

Dört köşe yelkenlerin yan yakalarına,alt tarafa doğru bağlanan halat.: BORİNA

Dört tekerlekli,çift körüklü bir tür binek at arabası.:LANDO

Dört tekerlekli,hafif,bir tür gezinti arabası.:KALESKA

Dört tekerlekli,içinde dingillere paralel olarak düzenlenmiş karşılıklı iki oturma sırası bulunan üstü açılıp kapanabilen çift körüklü binek arabası. : LANDO: LANDON

Dört telli bağlama.:BULGARİ

Dört yaşına kadar olan dişi manda.:EVERE

Dört. : CIHAR

Dörtte bir,çeyrek anlamında eski sözcük. : RUBA

Döşeme gereci plastik madde. : MARLEY

Döşeme sıvası.: ŞAP

Dövülmüş et,bulgur ve soğanla yapılan ızgara köfte. : ORUK

Dövülmüş sarımsak,yumurta sarısı ve zeytinyağından oluşan soğuk sos.: AYOLİ

Dövüşemeyecek duruma gelen bir boksörün karşılaşmayı bırakması. : ABONDONE

Duacı.

Dul kadınlar. : ERAMİL

Duman rengi. : FÜME

Duman.UHAN

Dumanda kurutulmuş et,balık veya peynir.:FÜME

Dumanı toplayıp bacaya vermeye yarayan çıkıntı.AVLUMBAZ

Durağan yıldız.:SABİTE

Durgun su. : RAKİT

Durum. : HALET

Duvar içindeki oyuk,raf,: NİŞ

Duvar lambası. : APLİK

Duvar örülürken büyük taşların arasına konan ufak taşlar. : HELİK

Duvar ve tavan süslemeleri yapan usta.:NAKKAŞ

Duvarcıların doğrultu bulmakta kullandıkları şakul ipi. : PERESE

Duvardaki taş yada tuğla sırası.:REDE

Duvarı berkitmek için taşların arasına yatay olarak yerleştirilen direk.: HATIL

Duvarları kaplayıp süslemek için kullanılan ve çiçek resimleriyle bezeli pişmiş balçık levha,fayans.:ÇİNİ

Duyarga,dokunma duyusu. : LAMİSE

Duygu kapanıklığı. : APATİ

Duygulu. : MÜTEHASSİS

Duygusal,hikayeli türkü./ Serbest biçimli,romantik,müzik araçlarıyla çalınan yada şarkı olarak okunan yapıt. : BALLAD

Duygusuz,kayıtsız,uyuşuk. : APATİK

Düdenden daha geniş olan çukurlara verilen ad.:UVALA

Düğme ve süs eşyası yapımında kullanılan bir deniz kabuklusu. : ABALON

Düğün armağanı. : SAÇI

Düğünde oyundan sonra davulcunun topladığı para. : ŞABAŞ

Düğüne çağrılanlara düğün sahibince verilen hediye. : DÜRÜ

Dümen kolu. : YEKE

Dünya çapında.:CİHANŞÜMUL

Dünya ile ahret.AREYN

Dünya ve dünya ile ilgili her şey.:MASİVA

Dünyaca ünlü bir çevre örgütü.:GREENPEACE

Dünyanın Yedi harikasından biri sayılan Bodrum’daki anıtmezarıyla ünlü Kayra kralı. : MAUSOLOS

Dünyanın yedi harikasından biri olan Babil asma bahçelerini yaptıran efsanevi Asur kraliçesi. :SEMİRAMİS

Dünyanın bütün denizlerine yayılmış bir yumuşakça cinsi.:ERATO

Dünyanın büyük bir kısmını eline geçiren.:CİHANGİR

Dünyanın ilk nükleer denizaltısının adı.: NAUTİLUS

Dürbün.:IRAKGÖRÜR : BAKAÇ

Düş gücü.:MUHAYYİLE

Düşkünler evi.ARÜLACEZE

Düşkünlük,tutku. : İPTİLA

Düşman. : YAĞI : ADU

Düşmanlık. : ADAVET

Düşme.:SUKUT

Düşsel.:FANTASTİK

Düşük nitelikli,kötü anlamında argo sözcük.ANDİK

Düşük sıcaklıklı bir yanardağ patlaması sonucunda ortaya çıkan küçük krater. : MAAR

Düşünceden çok,canlı duygulara ve aşka dayanan sanat eserleri için kullanılan eski bir sözcük.:GARAMİ

Düşünceleri şeriat ilkelerine aykırı görüldüğünden,Memlük sultanının buyruğu üzerine,Halep’te derisi yüzülerek öldürülmüş olan Türk tasavvuf şairi.(14. asır). :NESİMİ

Düşünme gücü. : KARİHA

Düşünülenin tersini söyleyerek yapılan ince alay. : İRONİ

Düşünüş biçimi. : MANTALİTE

Düz dam,taraça. : ŞATU

Düz dokunmuş açık saman renginde bir tür ipek kumaş. : SADAKOR

Düz duruma getirme,düzleme.: TESVİYE

Düz kenarlı şapka. : KANOTİYE

Düz nehir gemisi. : TOMBAZ

Düz tepeli,sarp yamaçlı dağ,masadağ. : MESA

Düz veya desenli bir kumaştan kesilmiş motiflerin bir başka kumaşa işlenmiş durumu.:APLİKE

Düz veya desenli kumaştan kesilmiş motiflerin bir başka kumaşa işlenmiş durumu.:APLİKE

Düz yakalı,önü ilikli bir tür ceket : SETRE

Düz yazıda yapılan uyak.:SECİ

Düz,engebesiz toprak parçası.: DÖLEK

Düzen,hile.: DEK

Düzenleme. : ARANJMAN

Düzenlenmiş arazinin yüzölçümünü bulup planını yapmaya yarayan alet. : TAKEOMETRE

Düzenleyen. : NAZIM

Düzenleyici. : ARANJÖR

Düzenli olarak ekim yapılan arazi. : EKENEK

Düzgün biçilmiş uzun ve ensiz tahta : ÇITA .

Düzgün sarılmış halat yumağı. : RODA

Düzgün söz söyleme kolaylığı. : TALAKAT

Düzgün. : ONAT
İSA ORHAN
(şimdiye kadar 389 posta)
17.03.2011 09:32 (UTC)[alıntı yap]
E

Ebegümecigillerden bir bitki.:BAMYA

Eczacılık. : İSPENÇİYARİ

Eczacılıkta kullanılan ve çürümeyen bir bitki.:KARAYA

Eczacılıkta,parfümeride kullanılan ve çiçeklerden çıkarılan sarımtırak yağ. : LANOLİN

Edat. : İLGEÇ

Edebiyatta bir şiiri yada şiir parçasını şakacı bir anlatıma çevirme.:HEZEL

Edebiyatta birden çok anlamı olan bir kelimenin iyi anlamını kullanır görünerek,kötüsünü kastetmek.:CİNAS

Edebiyatta,iki yada ikiden daha çok anlamı olan bir sözcüğü yaygın olmayan anlamlarını düşündürecek yolda kullanma sanatı.:İHAM

Edepsiz,şamatacı. : ŞEREMET

Edepsiz,şirret.:ZİLLİMAŞA

Edipler. : UDEBA

Edirne yöresine özgü bir peynir tatlısı.: BELMUŞ

Edirne’de Meriç ırmağı deltasında bir göl.:BÜCÜRMENE

Edirne’nin Enez ilçesinin antik adı. : AİNOS

Efelek de denilen çok yıllık otsu bir bitki.. : LABADA

Efendisinin hizmetinden ayrılan ve serüvenler ardında ülkeyi baştan başa dolaşmaya koyulan samuray.:RONİN

Efes kentinin kurucusu. : ANDROCLE

Efes’te bir tapınak. : SERAPİS

Eflatun,beyaz, kokulu çiçekler açan bir ağaç.:LEYLAK

Efsane köpek.:KITMİR

Efsanelere göre içene ölümsüzlük sağlayan bir su.:ABIHAYAT

Efsanevi Argos kralı.:AGAMEMNON

Efsanevi bir kuş. : SİMURG

Eftalitler’de denilen ve 5. yüzyılda güçlü bir devlet kuran eski Türk ulusu.:AKHUNLAR

Ege bölgesinde Güllük körfezi kıyısında antik bir kent. : İASOS

Ege bölgesinde taze sarı incire verilen ad. : LAP

Ege Bölgesine özgü bir tür zeybek oyunu.: FERAYİ

Ege bölgesine özgü,küçük ama lezzetli bir karides cinsi.: ÇİMÇİM

Ege Denizinin eski adı. : ADALAR DENİZİ

Ege denizinin ilk çağlarda “eski deniz” anlamındaki adı. :ARŞİPEL

Ege kıyılarında,özellikle İzmir kentinde etkili yerel deniz meltemi. : İMBAT

Ege ve Akdeniz bölgelerinde yetişen,tohumları çok zehirli küçük bir ağaççık.:ZİVİRCİK

Ege ve Akdeniz’de bulunan iri ve büyük bir karides cinsi.:NİKA

Egemenliğini tanıma.:BİAT

Eğerin altındaki belleme. : YUNA

Eğik olarak kesilmiş kenar. : PAH

Eğilim,yönelim.:TANDANS

Eğim ölçer. : KLİNOMETRE :EKLİMETRE

Eğirmen,kirmen.:İĞ

Eğitim bilimi. : PEDAGOJİ

Eğlenceli,hafif konulu,içinde bestesiz konuşmalar da bulunan sahne yapıtı.:OPERET

Eğrelti otu,aşk merdiveni.: FUJER

Eğreti dikiş.: TEYEL

Eğretileme.: METAFOR

Eğrilmekte olan yün,keten gibi şeylerin tutturulduğu,bir ucu çatal değnek.: ÖREKE

Ejderha.RAGON

Ek çizgisi,bir vidada iki diş arasında kalan çukur bölüm. : YİV

Ek vagon.:FURGON

Ek. : LAHİKA

Eker. : MİBZER

Ekilen biçilen tarlada işçileri idare eden kimseye halk dilinde verilen ad. : EYNERCİ

Ekin biçerken sıralanan işçi takımı.: HON

Ekin biçildikten sonra toprakta kalan köklü sap.: ANIZ

Ekinlerde başak.:KELLE

Ekip gereçleri. : EKİPAJ

Eklembacaklılardan taşlar altında yaşayan zehirli bir böcek.:ÇİYAN

Eklembacaklıların ve kabukluların örteneğini oluşturan madde.:KİTİN

Eklemlerdeki ağrılı hastalık. :ARTRİT

Ekler’e benzer bir tür pasta.ROFİTEROL

Ekmek içi,ceviz,zeytinyağı,sarımsak ve sirke ile yapılan bir tür meze : TARATOR

Ekmek parçası,lokma. : BANAK

Ekmek.:NAN

Ekonomik olayların açıklanmasında çok sayıda değişkeni göz önüne alarak ve karşılıklı bağıntılar kurarak,teorik çalışmaların deneylerle doğrulanmasını sağlayan matematiksel yöntem.: EKONOMETRİ

Eksen. : MİHVER

Eksiklik,kusur. : NAKISA : AĞMAN

Eksiksiz,kusursuz.:HAZA

Ekşimik.:KESİK

Ekvator Afrika’sında ve Güney Afrika’da yaşayan küçük antilop.:GİB

Ekvator bölgelerinde yetişen bir meyve ağacı. : ANONA

Ekvator bölgesinde yetişen bir meyve ağacı.: ANONA

Ekvator kuşağında geniş çayırlara verilen ad.:SAVANA

Ekvator kuşağındaki geniş çayırlara verilen ad. : SAVANA

Ekvator para birimi. : SÜKRE

Ekvator. : EŞLEK

Ekzama. : MAYASIL

El ile bir çeşit dantel örmek için kullanılan silindir biçimli araç.: KOPANAKİ

El ile dokuma. : PEMAS

El işleri için kullanılan seyrek dokunmuş keten bezi.:KANAVİÇE

El tezgahında bez dokuyan kimse.:ÇULHA

Elazığ yöresine özgü bir halk oyunu. : AVREŞ

Elbise plesi.:BÜZGÜ

Elbise,çamaşır ve örtü gibi şeylere süs olarak dikilen seyrek örgü,tentene.ANTEL

Elbise,çamaşır.:CAME

Elbisede bir tür kol kesimi.:JAPONE

Elçi atanma yazısı. : AGREMAN

Elçiliğe bağlı uzman:. ATAŞE

Elçilik ve konsolosluklarda yönetimle ilgili olan görevli. : KANÇILARYA

Elçilik veya konsolosluklarda çalışan koruma memuru. : KAVAS

Elde veya makinede işlenmiş süslü şerit.:FİSTO

Elde yün eğirmeye ve bükmeye yarayan ve ipliğin yumak halinde elde edilmesini sağlayan ağaçtan yapılmış bir tür iğ. : KİRMAN : KİRMEN

Eldiven ve giysi yapımında kullanılan bir tür yumuşak deri. : NAPA

Ele başı. : SERGERDE

Elek ve kalbur üzerinde kalan iri taneler.: İRİNTİ

Elek. : KALBUR

Elektrik direnç birimi. : OM

Elektrik kutusu. : BUAT

Elektrik sıgası birimi. : FARAD

Elektrik ve ısı enerjisinin birlikte üretildiği teknoloji. : MOJENERASYON

Elektriksel kapasite.:SIĞA

Elektroensefalografi’nin kısaltması.:EEG

Eleman,unsur.: ÖGE

Elemler. : ALAM

Eli açık,cömert. : KERİM

Eli açık,cömert.: KOÇAK

Eline,ayağına çabuk,çevik,atik.:ÇALAK

Elle seyrek dikiş. : OYULGA

Elle sürülen,hafif,küçük çocuk arabası.: PUSET

Elli şiniklik tahıl ölçeği. : MUT

Elma armut gibi meyvelerin yenmeyen iç bölümü. : EŞELEK

Elmas,yakut gibi değerli taşlar,mücevher.: CEVAHİR

Elmasın tıraş edilmiş yüzlerinden her biri. : FAÇETA

Emanet.İnam. : VEDİA

Emekçi topluluğu. : PROLETARYA

Emiliano Zapata’nın devrim planı. : AYALA

Emmeç. : ASPİRATÖR

Emzikli şişe.:BİBERON

En az : EKAL : EDNA

En beyaz.:BEYZA

En büyüğü yarım kiloyu aşmayan kılçıklı küçük balıklara verilen ad. :ÇİTARİ

En büyük. : EKBER

En çok vadilerde,yamaçlarda bulunan kil ve kum karışımı,sarı renkli verimli balçık.:LÖS

En elverişli,en iyi olan.:OPTİMUM

En eski jeolojik sistem.:AZOİK

En iri geyik. : MUS

En kısa zaman.:AN

En küçük boylu yarış yelkenlisi. : KADET

En küçük izci kuruluşu. : OBA

En son. : HATEM

En ünlü iki Alman destanından biri.:NİBELUNGEN

En yüksek değer.: KEMAL

Encümen,komisyon,komite. : YARKURUL

Endonezya plakası. : RI

Endonezya,Malezya gibi ülkelerde hem erkek,hem kadın tarafından giyilen ve etek biçiminde sarınılan uzun kumaş parçası. : SARONG

Endonezya’da takımadalar. : ARU

Endonezya’da takımadalar.: ARU

Endonezya’nın para birimi.: RUPİ

Enerji.:ERKE

Engebeler,tümsekler,yüzey biçimleri.:AVARIZ

Engel,uymazlık.BEİS

Engel. : KET

Engerek yılanı. : EFİ

Enine boyuna,her yönü ile.: ARİZAMİK

Enine olan : ARZANİ

Enli çember. : KASNAK

Erbainden sonra gelen,31 Ocakta başlayan elli günlük kış dönemi.: HAMSİN

Erginlik.:RÜŞT

Erik,kayısı gibi ağaçlardan sızan bir tür zamk. : KEDİBALI

Erim. : MENZİL

Erime. : ZEVEBAN

Erişim. : MUVASALA

Erişmiş. : NAİL

Eriyen elektrotla,karbondioksit koruması altında uygulanan ark kaynağı. : MAG

Eriyik. : MAHLUL

Erkeğin eşi,zevce.: AYAL

Erkeğin toplumsal bakımdan kadına egemen olduğu ve bu nedenle efendilik ayrıcalıklarını hak ettiği düşüncesine dayanan ideoloji.:MAŞİZM

Erkek balığın tohumu.:SÜT

Erkek çocuk. : KIZAN

Erkek deve.: LÖK

Erkek hayvanın dişisiyle çiftleşmesi.:AŞIM

Erkek hindi. : GURK

Erkek kardeş.ADAŞ

Erkek keçi.:ERKEÇ

Erkek kümes hayvanlarının en iri ve yaşlı olanı.: BABAÇ

Erkek ördek. : SUNA

Erkek saçı biçiminde kesilmiş kadın saçı.:ALAGARSON

Erkek veya dişi üreme hücresi.:GAMET

Erkeklerde resmi,ciddi;kadınlarda öğleden sonra giyilen,özenli,süslü,aksesuarı tamam giyime verilen ad.:ABİYE

Erkeklerde yaş dönemi. : ANDROPOZ

Erkeklere ait özel konut. : GARSONİYER

Erkekliği güçlü,çok eski bir Mısır tanrısı.:MİN

Erkekliğin ve dişiliğin belirlenmesinde rol oynayan kromozom. : ALOZOM

Erkeklik organı. : ZEKER

Erkekte cinsel güçsüzlük.,puluçluk. : ANANET

Erken bunama. : ŞİZOFRENİ

Erken doğmuş bebek. : PREMATÜRE

Erken olgunlaşan ince kabuklu bir siyah üzüm çeşidi. : DİMNİT

Ermeni müziğine özgü,kavala benzer bir çalgı. : DUDUK

Ermenistan’ın başkenti.:ERİVAN

Ermenistan’ın kendi dilindeki adı. : HAYASTAN

Ermenistan’ın para birimi. : DRAM

Erotik,şehevi : KÖSNÜL

Erteleme. : TECİL

Erzak odası. : KİLER

Esenlik dilemek. : SELAM

Eserin sonuç bölümü. : EPİLOG

Eshabı Kehf’de yedi uyuyanların köpeğinin adı. : KITMİR

Esinti,rüzgarın bir kere esmesi.:NEFHA

Esinti.:NEFHA

Esir çocuk. : BEÇE

Eski toplarda kullanılan mermi ve demir parçalarını taşıyan silindir biçiminde kap. : ŞARAPNEL

Eski dilde bir yazıya eklenen parça. : ZEYİL

Eski kültür ve sanat anıtlarını yakıp yıkan, bunların değerini bilmeyen kimse yada topluluk. : VANDAL

Eski Yunanlılarda, eşit olmayan iki ses arasında kulakla seçilebilecek en küçük aralığa verilen ad. : KOMA

Eski adı Seylan olan ülke. : SRİLANKA

Eski ağırlık ölçüsü okkanın dört yüzde biri. : DİRHEM

Eski Asur kenti. : NİNOVA

Eski ayakkabı. : KELİK

Eski bez parçası,paçavra.:ÇAPUT

Eski bir ağırlık ölçüsü birimi.:BATMAN

Eski bir çalgı. : MAR

Eski bir fitilli tüfek. : ALAYBOZAN

Eski bir hacim ölçüsü.: KA

Eski bir salon dansı.: KADRİL

Eski bir tahıl ağırlık ölçüsü. : KİLE,: SA

Eski bir tüfek. : KARABİNA

Eski bir uzunluk ölçüsü birimi (68 cm’ye eşit).: ARŞIN

Eski bir uzunluk ölçüsü. : ENDAZE

Eski çağlardan kalma eserleri tarih ve sanat bakımından inceleyen bilim dalı.:ARKEOLOJİ

Eski Çin felsefesinde,evrenin birliğini sağlayan düzen ilkesi.:TAO

Eski dilde surat,yüz. : RU

Eski dilde acıyan. : RAİF

Eski dilde ağırbaşlılık,vakar. ;VAK

Eski dilde ağız.EHEN

Eski dilde ağlatma. : IBKA

Eski dilde akıllı. : LEBİB : LEBİBE

Eski dilde alametler,işaretler. : ALAİM

Eski dilde alın. : NASİYE

Eski dilde altın. : ZER

Eski dilde anne. :EM.: ÜM

Eski dilde Aralık ayı. : BİRİNCİ KANUN

Eski dilde arka,sırt.:ZAHR

Eski dilde arkası sıra.: DERADAP

Eski dilde aslan. : ŞİR : ESED

Eski dilde at,beygir. : ESB

Eski dilde atasözü.ARBIMESEL

Eski dilde ateşler. : NİRAN

Eski dilde atlı haberci,postacı.:ÇAPAR

Eski dilde ayırıcı özellik. : ŞİAR

Eski dilde ayrı durma.Sıkma,sıkarak bağlama. : ŞET

Eski dilde aysberg. : CUMUDİYE

Eski dilde azı dişi.: NAB

Eski dilde baba Cet. : EB

Eski dilde bağlı kılma,kısıtlama.: TAKYİT

Eski dilde balık. : MAHİ

Eski dilde balta.: TEBER

Eski dilde bayağı insanlar. : EDANİ

Eski dilde bayrak.:RAYET

Eski dilde belediye . : URAY

Eski dilde belirti. : NİŞANE

Eski dilde bencillik.:ENANİYET

Eski dilde berrak,duru.:NAB

Eski dilde bilgiçlik taslayan.:MALUMATFURUŞ

Eski dilde boy,endam. : KAD

Eski dilde boynuzdan yapılan bir tür boru.:NEFİR

Eski dilde bozma,.feshetme. : FEK

Eski dilde burun ucu. / Hayvanların burun ucu.: KALAK

Eski dilde bülbül. : ANDELİB

Eski dilde cam,kristal.: MİNA

Eski dilde cehennem. : TAMU

Eski dilde cıva. : ABEK

Eski dilde çekinme,razı olma. : İBA

Eski dilde çekirge. : MİK

Eski dilde çeyrek. : RUBU

Eski dilde çizme. : MUSE

Eski dilde çöl. : TİH

Eski dilde dağ eteği,çayırlık,çimenlik. : RAG

Eski dilde daha doğru,en sağlam. : ASAH

Eski dilde damar.: REG

Eski dilde delip geçen,içe işleyen.:NAFİZ

Eski dilde demir. : AHEN

Eski dilde deri kalkan.ARAKA

Eski dilde derin hale getirme. : İKAR

Eski dilde derinlik.:UMK

Eski dilde deve.:ŞÜTÜR

Eski dilde devirler,çağlar,zamanlar.:EDVAR

Eski dilde dilek.:KAM

Eski dilde dilenci.: SAİL.:GEDA

Eski dilde dinlenme,istirahat.:AJ

Eski dilde doku. : NESİÇ

Eski dilde dokumacılıkta,tüle benzer ince ve saydam bir kumaş.:SAKANGUR

Eski dilde dolum,dolma,doluluk. : MELA

Eski dilde dölleme,döllenme.: İLKAH

Eski dilde dönence.: MEDAR

Eski dilde dudak. : LEB

Eski dilde duvar. : DAR

Eski dilde düğün yemeği./Saadet,mutluluk. : URS : URAS

Eski dilde Ekim ayı. : BİRİNCİ TEŞRİN

Eski dilde ekmek. : NAN

Eski dilde elma: . SİB

Eski dilde en azından.,asgari. :LAAKAL

Eski dilde en sefil,pek aşağı. : ESFEL

Eski dilde en tatlı.:AZEB

Eski dilde engel,uymazlık.:BEİS

Eski dilde er,erkek. : NER

Eski dilde erik. : ALU

Eski dilde erkekler.: RİCAL

Eski dilde estetik. : BEDİA

Eski dilde eş,zevce.:REFİKA

Eski dilde eşek .:HAR

Eski dilde eşik.:ASİTANE

Eski dilde etek. AMEN

Eski dilde faiz.:RİBA

Eski dilde gece. : ŞEB

Eski dilde geceler : LEYAL

Eski dilde geçip gitme,sona erme.: MÜRUR

Eski dilde gelin.: ARUS

Eski dilde gemi demiri.:MİRSAT

Eski dilde gemi. : SEFİNE : SABİHA : KEŞTİ

Eski dilde gerdek. : ARİS

Eski dilde geri döndürme,geri çevirme.:REKS

Eski dilde görme.:RÜYET

Eski dilde gösterme.:İRAE

Eski dilde göz. : AYN: DİDE

Eski dilde güç,iktidar elde etme.: NAMİYE

Eski dilde güçsüz bırakma. : İHAN

Eski dilde gün.:RUZ

Eski dilde güneş yada ay tutulması. : KESF

Eski dilde haberci,ulak.: SAİ

Eski dilde halkın İstanbul’daki yabancılara,özellikle Fransızlara verdiği ad.İDON

Eski dilde hastalık , dert. : DA

Eski dilde herhangi bir şeyin küçük parçası.:ŞİRZİME

Eski dilde hesap defteri.. : ABAR

Eski dilde hevesler,istekler. : EHVA

Eski dilde hokkabazlık,el çabukluğu. : ŞABEZE

Eski dilde horoz.İK

Eski dilde ılgın ağacı.:AC

Eski dilde idare etmek.,temize çıkarmak. : ABRAMAK

Eski dilde ihtiyarlık. : ŞEYB

Eski dilde iklimler.:EKALİM

Eski dilde ilkbahar.:NEVBAHAR

Eski dilde intikam,öç. : SAR

Eski dilde kadın.: ZEN


Eski dilde kale hendeği. : UR

Eski dilde kalıba dökme.:İSAGA

Eski dilde kamış. : NAY

Eski dilde kan. : DEM

Eski dilde kaplan.:BEBİR

Eski dilde karınca. : MUR

Eski dilde Kasım ayı. : İKİNCİ TEŞRİN : SONTEŞRİN

Eski dilde kaş.: EBRU

Eski dilde kaz.: BAT

Eski dilde kemik.:AZM

Eski dilde kılıç. : TİG

Eski dilde kırmızı renkli olan. : LALİN

Eski dilde kilise çanı.:NAKUS

Eski dilde kimseler,insanlar. : KESAN

Eski dilde kip.:SIYGA

Eski dilde koku. : BU

Eski dilde kolay. : ASAN

Eski dilde korku.:BİM

Eski dilde kovma. : İBAD

Eski dilde kök tutmuş,köklenmiş.:RİŞEGİR

Eski dilde köpek. : SEG : SEK

Eski dilde körpelik,tazelik.: TARAVET

Eski dilde kumaş. : KALA

Eski dilde kurban bayramı. : ADHA

Eski dilde kuş gagası.:NAL

Eski dilde kuşluk vakti. : ÇAŞT

Eski dilde lanet sözü. : LAN

Eski dilde mektup,mesaj ulaştırma. : BELAĞ

Eski dilde mermer.:RUHAM

Eski dilde mimaride yapıları örten süslü çatı ve saçaklar.:ARASTAK

Eski dilde mum,balmumu.: ŞEM

Eski dilde müjde,müjdeli haber. : SAVA

Eski dilde Müneccimlerce insanın doğduğu andan başlayarak,yaşamındaki uğursuz anların hesaplanması. : ASİTAN

Eski dilde nevale,azık. : TUŞE

Eski dilde oburlar.: EKELE

Eski dilde Ocak ayı. : İKİNCİ KANUN : KANUNU SANİ

Eski dilde ok atıcı,okçu.:KEMANKEŞ

Eski dilde ok.. : TİR

Eski dilde oklar anlamında sözcük.:NİBAL

Eski dilde otlar. : ERA

Eski dilde öç,intikam.:SAR

Eski dilde öd kesesi.:MERARE

Eski dilde öfke.:RİS

Eski dilde öğrenci.:ŞAKİRT.:TİLMİZ

Eski dilde öğüt,akıl verme.: NUSH

Eski dilde öğüt,nasihat. : MEVİZE : NUSH

Eski dilde örtme,gizleme.: SETR

Eski dilde özgürlük yanlısı olanlar. : AHRAR

Eski dilde parlaklık,göz alıcılık.:REVNAK

Eski dilde parlama.:LEM

Eski dilde pek az., çok aşağı. : EDNA

Eski dilde pirinç. : ERZ

Eski dilde rüzgar,esinti. : RİH

Eski dilde saf,arı,katıksız anlamında sözcük.:NAB

Eski dilde sağır. : ASAM

Eski dilde sanık.: MAZNUN

Eski dilde satrançtaki vezir taşı.: ASAF

Eski dilde satrançtaki vezir. : FERZ

Eski dilde sermaye,kapital.:RESULMAL

Eski dilde sıcak suda haşlama. : NAK

Eski dilde sıcaklık,hararet.:TEB

Eski dilde sığır çobanı.: RAİ

Eski dilde sıhhi. : ZENİ

Eski dilde soylular.:ZADEGAN

Eski dilde su yosunları.: ÜSNİYE

Eski dilde su.. : AB : MA

Eski dilde sünnet etme.:HİTAN

Eski dilde süs.: ZİVER

Eski dilde şarap.. :HAMR

Eski dilde şehir.:ŞAR

Eski dilde şiirler.:EŞAR

Eski dilde şişme,kabarma. : AMASA

Eski dilde taç.: İKLİL

Eski dilde taçlar. : TİC

Eski dilde tarak. : ŞANE

Eski dilde toplama. : İCMA

Eski dilde tuğgeneral.: MİRLİVA

Eski dilde tuz. : NEMEK

Eski dilde uyurgezer.: SAİFFİLMENAM

Eski dilde uzaklık,ara. : KAB

Eski dilde üzengi.: RİKAB

Eski dilde üzerine yazı yazılmış kağıda veya mektuba verilen ad.:RAKİME

Eski dilde üzüm.: İNEB

Eski dilde üzüntü,kaygı, : HEM

Eski dilde vergi toplama . : CİBAYET

Eski dilde yakın,az aralıklı olan.:KARİN

Eski dilde yara.:ZAHM

Eski dilde yardım. : NASR

Eski dilde yasaklayan,engel olan. : NAHİ

Eski dilde yemin etme. : İLA

Eski dilde Yengeç Burcu.: SERETAN

Eski dilde yeni anlamında bir sözcük.: CEDİT

Eski dilde yıl. : AM

Eski dilde yılan.:MAR

Eski dilde yıldırım.: BARİKA

Eski dilde yıldız.:SİTARE

Eski dilde yırtma. : ÇAK

Eski dilde yiğitler,kahramanlar. : ASÜD

Eski dilde yiyecek ve içecek şeyleri veren anlamında sözcük.: RAZİK

Eski dilde yumuşak.:NERM

Eski dilde yumuşaklık.: NERM

Eski dilde yuva.:LANE

Eski dilde yüzyıl.: ASR

Eski dilde zaman.:EYN

Eski dilde zarif giyinen kimse. : TİRENDAZ

Eski Doğu’da ve Bizans’ta hükümdarlık simgesi olan tören başlığı.:TİARA

Eski eşya pazarı.:BİTPAZARI

Eski İran dininde aşk ve bereket tanrısı. :ANAHİTA

Eski İran dininde aşk ve doğurganlık tanrısı.:ANAHİTA

Eski İskandinav mitolojisinde baş tanrı. : ODİN

Eski İskandinav mitolojisinde evrenin yaradılışında oluşan ilk canlı. : YMİR

Eski Japon bozuk parası. : RİN

Eski Japonya’da soylular sınıfı: İO

Eski Japonya’da tüccar sınıfı . : CHONİN

Eski Kıbrıs’ın kuvvet tanrısı. : BES

Eski konaklarda harem ile selamlık arasındaki daire. : MABEYİN

Eski Mezdeki dinine bağlı Perslerin ayinlerde kullandıkları,bazılarının yalancı altın mantarı gibi sanrı yaratıcı bir mantar sandığı bitki. : HAOMA

Eski Mısır tanrılarının asası. : UAS

Eski Mısır valilerine verilen ad.:HİDİV

Eski Mısır ve Yunan kültürlerinde önemli bir yeri olan insan başlı aslan gövdeli mitolojik yaratık. : SFENKS

Eski Mısır’da güneş tanrısı. : AMON

Eski Mısır’da şehir devletlerine verilen ad.:NOM

Eski Mısır’da üretici güç. : KA

Eski Mısır’ın en büyük piramitlerinden biri. : MİKERİNOS

Eski Mısırlıların,Asya’nın Mısır’a yakın bölgelerinde yaşayan Sami kavimlerine verdikleri ad.:AAMU

Eski mimarlıkta yapıları örten süslü çatı ve saçaklar.:ARASTAK

Eski Roma’da ayrıcalıklı Particiler dışında kalan yurttaşlara verilen ad.LEBLER

Eski Roma’da vahşi hayvan ve av tanrıçası.İANA

Eski Roma’da,bir sirk içinde küçük çapta deniz savaşları yapılmak üzere kazılmış büyük havuz.:NOMAHYA

Eski Romalılar zamanında,Roma’da ve diğer şehirlerde kamu işlerini konuşmak için halkın toplandığı alan.:FORUM

Eski Romalıların ulusal giysisi olan geniş ve uzun harmani. : TOGA

Eski Rusya’da gönüllü emekçiler birliği.:ARTEL

Eski salon danslarından biri. : KADRİL

Eski Sümer su tanrısı. : EA

Eski şairlerin kasidelerinde övdükleri kişilerden aldıkları bahşiş.:CAİZE

Eski Türk devletlerinde ,özellikle Selçuklularda şehzadelerin eğitimi yada bağımsız bir eyaletin yönetimi ile görevli vezir. : ATABEK

Eski Türk güreşlerinden biri. : ABA

Eski Türklerde atasözü,tez. : SAV

Eski Türklerde büyük davula ve davul tokmağına verilen ad. : BARABAN

Eski Türklerde deniz tanrıçası.:AKANA

Eski Türklerde hekim. : ATASAGUN

Eski Türklerde kullanılan bir unvan.:TİGİN

Eski Türklerde mezarların üzerine anıt olarak dikilen taşlar. : BALBAL

Eski Türklerde ordu müfettişlerine verilen ad. : YASAVUL

Eski Türklerde ölüler için yapılan tören. : YOĞ : YUĞ

Eski Türklerde soylular sınıfı. : AKSÜYEK

Eski Türklerde Tanrı.: OĞAN

Eski Türklerde yağmur yağdırıp yel estirdiğine inanılan büyü taşı.:YADA

Eski Türklerde yer altı tanrısı.:ERLİKHAN

Eski ve usta gemici.: ÇAÇA

Eski Yahudilere verilen ad.:İBRANİ

Eski Yunan mitolojisinde Medusa’nın kanından doğma kanatlı at. : PEGASOS

Eski Yunan fabl’larını derlediğine inanılan,ama gerçekte yaşamadığı hemen hemen kesin olan yazara geleneksel olarak verilen ad.:EZOP (AİSOPOS)

Eski Yunan felsefesinde bölünmez birlik.: MONAT

Eski Yunan felsefesinde bölünmez birlik.:MONAT

Eski Yunan kentlerinde pazar yeri,antik kent meydanı.Yönetim,politika ve ticaret işlerini konuşmak için halkın toplandığı alan. : AGORA

Eski Yunan mitolojisinde kötülük tanrıçası.:ATE

Eski Yunan mitolojisinde öbür dünyanın en karanlık bölümü.: EREBOS

Eski Yunan mitolojisinde,Artemis tarafından öldürülen ve takım yıldıza dönüştürülen,Poseidon’un oğlu olan dev avcı.:ORİON

Eski Yunan mitolojisinde,Oidipus’un hem annesi,hem karısı olan kadın.: İOKASTE

Eski Yunan tiyatrolarında sahneye verilen ad.:SKENE

Eski Yunan ve Roma’da hekimlik tanrısı.: ASKLEPİON

Eski Yunanistan sitelerinin özelliklede Atina’nın yönetsel bölümü.EMOS

Eski Yunanistan’da tapınaklarda yer alan ve üzerine sungular konan masa. : ABAK

Eski Yunanlı,Grek.:HELEN

Eski Yunanlılarda,özellikle Makedonya piyadelerinin çekirdeğini oluşturan mızraklı alay.:FALANJ

Eski Yunanlıların Dionysos şerefine okudukları tören şarkısı. : DİTİRAMP

Eski,ezeli. : KADİM

Eskiden adet,tören. : DEB

Eskiden albay. : MİRALAY

Eskiden Anadolu beyliklerinde donanma hizmetlerinde görevlendirilen asker. : AZEB

Eskiden Aralık ayına verilen ad. : İLKKANUN

Eskiden askerlerin aldıkları üç aylık maaşın Şevval,Zilkade ve Zilhicce aylarına denk gelen dördüncü bölümü.: LEZEZ

Eskiden Avrupa’da kentler arasında yolcu taşımakta kullanılan kapalı ve dört tekerlekli at arabası. : DİLİJANS

Eskiden Bağdat,Isfahan ve Almeria’da dokunan ipekli kumaş. : ATABİ

Eskiden Bağdat,Isfahan ve Almeria’da dokunan sağlam ipekli kumaş.:ATABİ

Eskiden bezek işlerinde kullanılan bir tür sedef.: ARUSEK

Eskiden Bulgar krallarına verilen unvan.: GAR

Eskiden cüzamlı hastaların konulduğu yere verilen ad.: MİSKİNLER TEKKESİ

Eskiden ders çalışma masası. : RAHLE

Eskiden dervişlerin oturduğu yer,tekke.ERGAH

Eskiden dokunan bir tür kalın ve pamuklu bez.:REVENDÜK

Eskiden el yazması kitaplara yapılan suluboya resim.:MİNYATÜR

Eskiden esnafların gelirlerini toplayıp satan kimse.:KESEDAR

Eskiden Fransa’da kullanılan 52 ar değerinde olan yer ölçüsü.:AKR

Eskiden giyilen düz yakalı,önü ilikli bir tür ceket.:SETRE

Eskiden giyilen kolsuz,önden açık,uzun ve geniş kesimli giysi. : KAFTAN

Eskiden harman ürünlerinden onda bir oranında alınan vergi:. AŞAR

Eskiden İran’da kullanılan Zerdüşt takviminde yılın sekizinci ayı. : ABAN

Eskiden işlemeli kısa yelek türü. : CAMADAN

Eskiden Japonların kullandığı 3.927 m değerinde çizgisel ölçü.,Endonezya’nın plakası. : Rİ

Eskiden Japonların kullandığı 3.927 m değerinde çizgisel öçlü.:Rİ

Eskiden kansere verilen ad.:AKİLE

Eskiden kara ve deniz savaşlarında kullanılan bir top.:BALYEMEZ

Eskiden Karagöz oynatılan kahvelere verilen ad. : TATU

Eskiden kimi gezgin dervişlere verilen ad.:ABDAL

Eskiden koyun ve keçi başına alınan sayım vergisine verilen ad.: AĞNAM

Eskiden kökü hekimlikte kullanılmış olan,zambakgillerden bir bitki.: SAPARNA

Eskiden köy muhtarının yardımcısı.:KİZİR

Eskiden kullanılan bir ağırlık ölçüsü birimi.: OKKA

Eskiden kullanılan tepesi yuvarlak,dilimli çuha başlık. : ŞUBARA

Eskiden kullanılan üç direkli,bir tür yelkenli savaş gemisi.: FİRKATEYN

Eskiden kullanılan yedi gram ağırlığında altın sikke.: LİRA

Eskiden kullanılan,kıç tarafı yüksek,hızlı giden yelkenli.: ÇEKELEVE

Eskiden kullanılan,kolları ve etek uçları bazen bol ama genellikle bele oturan kadın korsajına verilen ad. : KARAKO

Eskiden kullanılmış ince,uzun ve zarif bir kayık.:HANIM İĞNESİ

Eskiden kullanılmış mermi yerine çakıl taşı atan bir tür top. : ÇAKALOZ

Eskiden kuyumculara taslak hazırlayan kimselere verilen ad. : SADEKAR

Eskiden Kuzey Afrika’daki dervişlere verilen ad.:MARABUT

Eskiden lise düzeyinde okul. : İDADİ

Eskiden Mısır halkından olan kimse. : KIPTİ

Eskiden Mısır köylülerine verilen ad. : FELLAH

Eskiden Müslüman olmayanlardan alınan bir çeşit vergi.:CİZYE

Eskiden nikahsız olarak alınan cariyelere verilen ad.: ODALIK

Eskiden oğlak burcuna verilen ad. : CEDİ

Eskiden okul öncesi yaştaki çocuklar mahalle mektebine başlarken yapılan tören.:AMİNALAYI

Eskiden on para değerindeki sikke. : METELİK

Eskiden özellikle sülüs yazı yazmak için kullanılan perdahlı bir kağıt türü : ALİKURNA

Eskiden papaların kullandığı tören başlığı. : TİARA

Eskiden portre yapan ressamlara verilen ad.:NİGARİ

Eskiden postayı taşımaya yarayan küçük tekne.:AVİZO

Eskiden Romanya’nın yerli halkına ve bu halkın soyundan olan kimselere Osmanlı Türklerinin verdiği ad.: ULAH

Eskiden Rum korsanlarına verilen ad.: IZBANDUT

Eskiden Rus Kazaklarının başbuğuna verilen unvan.:ATAMAN

Eskiden savaşlarda işaret vermek için kullanılan büyük davul.: KÖS

Eskiden şairlerin kasidelerinde övgüsünü yaptıkları kişilerden aldıkları para veya armağana verilen ad. : CAİZE

Eskiden Tekel idaresine verilen ad.:REJİ

Eskiden tiyatroya verilen bir ad.:TEMAŞAHANE

Eskiden trajediye verilen ad.:HAİLE

Eskiden tuğgeneral.:MİRLİVA

Eskiden Türk’e yabancı olan kimse ve topluluklara verilen ad. : TAT

Eskiden ücret karşılığı ölünün arkasından ağlayan kadın.:NAYİHA

Eskiden üzerine yazı yazmak için hazırlanan deri,parşömen. : TİRŞE

Eskiden vezir konaklarındaki bir bölüm müstahdeme verilen ad.:ZOBU

Eskil. : ARKAİK

Eskilere göre dünya atmosferinin ötesindeki boşlukları dolduran çok uçucu akışkan.:ESİR

Eskimiş giyecek.:ALIK: ALAK

Eskimiş,üzerinden zaman geçmiş,kronik. : MÜZMİN

Eskimoların buzdan kulübeleri. : İGLO : İGLU

Eskimoların kendilerine verdiği ad. : İNUİT

Eskrimde kullanılan üç silahtan biri. : EPE : FLÖRE

Esmer açık kestane renginde olan.: KONUR

Esmer,açık kestane rengi rengi.:KANUR

Esnaf kuruluşu. : LONCA

Esnek dokunmuş ipekli yada yünlü bir kumaş. : JARSE

Esrarkeşlerin kullandığı bir çeşit nargile.: KABAK

Eş anlamlı. : SİNONİM

Eş basınç. : İZOBAR

Eş zamanlı olmayan.: ASENKRON

Eş zamanlı.: SENKRONİK

Eş,zevce. : REFİKA

Eşcinsel kadın. : LEZBİYEN

Eşek binmeliği. : SEMER

Eşek eyeri.: PALA

Eşek yavrusu. : SIPA

Eşek. : KARAKAÇAN: MARSIVAN

Eşey bezi. :GONAT

Eşeylik kazanmış böceğin son biçimi.:İMAGO

Eşeysiz bölünme. : AMİTOZ

Eşgüdüm.:KOORDİNASYON

Eşik. : SÖVE

Eşit. : MÜSAVİ

Eşkenar dörtgen. : MAİN

Eşya üzerindeki mikrop veya ufak böcekleri basınçlı buharla öldürmeye yarayan büyük kazan. : ETÜV

Eşyanın üzerini işlemek için kullanılan sedef,plastik,metal vs malzemeden yapılmış parlak ve yassı plaka. : PAYET

Eşyaya vurulan damga.:EN

Et ve sebzeleri, kapak kenarı hamurla iyice kapatılmış tencere içinde pişirme yöntemi. : USTUFATO

Et haşlanırken su üzerinde biriken tortu.:KEF

Et kesimi yortusu. : APUKURYA

Et yemez. : VEJETARYEN

Etek ceketten oluşan iki parçalı kadın giysisi. : DÖPİYES
Etek ucuna doğru genişleyen. : EVAZE

Etene,son. : MEŞİME : EŞ

Eter. : LOKMANRUHU

Eti beyaz ve lezzetli bir balık.:SUDAK

Eti beyaz,üzeri pullu iri bir balık.:LEVREK

Eti için avlanan bir deniz kabuklusu.:LANGUS

Eti için avlanan,pavuryaya benzer küçük su hayvanı.:ÇAĞANOZ

Eti yenen bir çeşit mürekkep balığı. : KALAMAR

Etiket. : PAFTA

Etiyopya’nın para birimi. BİRR

Etken,yapan. : AMİL

Etkime. : TESİR

Etli lahana yemeği.:KAPUSKA

Etli,yuvarlakça ve şişkin olan sap kısmı yenen lahana cinsi. : ALABAŞ

Etnik. : BUDUNSAL

Etoburların gelişmiş dönemlerinde kalın bağırsaklarında yaşayan tenya türü.:EKİNOKOK

Ev halkı,aile. : HORANTA

Ev makarnası. : ERİŞTE

Ev.:BEYT

Evde kalmış kız. : KALIK

Evlek. : MAŞALA

Evlenme.:İZDİVAÇ

Evlerin önündeki taşlık. Üstü kapalı balkon : SUNDURMA

Evlerin önüne oturmak için taş ve çamurdan yapılan set.: SEKİ

Evren bilim. : KOZMOLOJİ

Evrenin temeli olarak düşünülen maddenin canlı olduğunu savunan öğreti.:HİLOZOİZM

Evrensel alıcı kan grubu. : AB

Evrensel hayat enerjisi anl***** gelen,çok eski bir Japon sağlık tekniği.: REİKİ

Eyer örtüsü. : ÇAPRAK : ŞAPLAK

Eytişim. : DİYALEKTİK

Ezgi,makam. : TERANE

Ezgi.:MELODİ

Ezici.:KAHİR

Ezilmiş havuç içine fındık,şeker vs eklenerek yapılan bir tatlı türü.: CEZERYE

Cevapla:

Nickin:

 Metin rengi:

 Metin büyüklüğü:
Tag leri kapat



Bütün konular: 341
Bütün postalar: 396
Bütün kullanıcılar: 11
Şu anda Online olan (kayıtlı) kullanıcılar: Hiçkimse crying smiley
 
***MERHABA, HOŞ GELDİNİZ***
 
SİTEMİZDE, KIZILAY ÇILDIR ŞUBEMİZİN TANITIMI, FAALİYETLERİ ve TÜRK KIZILAYI HAKKINDA GENEL BİLGİLER YER ALMAKTADIR. ************************** **************************

----------

***DEĞERLİ KIZILAY ÜYELERİMİZ;*** Hiçbir karşılık beklemeksizin Kızılay’a üye olarak vermiş olduğunuz destek için teşekkür ederiz. Ödediğiniz AİDAT la aç ve yoksul yurttaşlarımızın yaşam kaynağısınız. Bu nedenle aidatınızı şubemize yatırmanız önem arz etmektedir. TEŞEKKÜR EDERİZ ******************************* ******************************* ****TEKERLEKLİ SANDALYE**** Kızılay Şubemiz, ihtiyaç sahiplerine Tekerlekli Sandalye temin etmektedir. İhtiyaç sahiplerinin Şubemiz Başkanlığına başvurmaları ilan olunur.******************************** ********************************* ******ÖĞRENCİ YARDIMI****** Şubemiz, ihtiyaç sahibi Üniversite öğrencilerine nakdi yardım yapmaktadır. Yardımdan yararlanmak isteyen ihtiyaç sahiplerinin şubemiz başkanlığna müracaat etmeleri ilan olunur....SON GÜN: 25.02.2011 ***MÜRACAAT SONA ERMİŞTİR*** ********************************* ********************************* *******ZEKAT YARDIMI******* Şubemiz, ihtiyaç sahibi aileleri, derneğimize yapılan ZEKAT yardımlarından yararlandıracaktır. Bu yardımdan yararlanmak isteyen ihtiyaç sahibi ailelerin şubemiz başkanlığına başvurmaları ilan olunur. SON GÜN : 15.03.2011***MÜRACAAT SONA ERMİŞTİR*** ***************************** ***************************** *****HASTA BEZİ YARDIMI**** İhtiyaç sahibi hastalara hasta bezi temin etmekteyiz. İhtiyaç sahiplerinin şubemiz başkanlığına başvurmaları ilan olunur. ***************************** ***************************** *****VOLEYBOL TURNUVASI**** Kızılay Çıldır Şubesi Gençlik Kolları, ‘’YOKSUL ÖĞRENCİLERDE OKUMALI’’ Kitap Kampanyasına destek sağlamak ve yöremiz gençlerinin tanışıp kaynaşmasına öncülük etmek amacıyla Voleybol Turnuvası düzenlemektedir. İlgililerin Şubemiz Başkanlığına başvurmaları ilan olunur. ***MÜRACAAT SONA ERMİŞTİR***

----------

***************************
* SON DAKİKA HABERLERİ*
 
Sitene Ekle
BİLGİLENDİRME
 
***YARDIM TOPLAMA***

*Türk Kızılayı kamu yararına çalışan bir
kurum olup, izin almaksızın yardım
toplama hakkına sahiptir.

*Firmalar, gıda bankacılığı esaslarına
göre çalışan Türk Kızılayı'na yaptıkları
gıda bağışlarını gider kaydedip vergi
muafiyetinden yararlanabilirler.

***KURBAN DERİLERİ***

*Yardım Toplama Kanunu’na dayanılarak
çıkarılan yönetmelikte kurban derisi toplama yetkisi sadece
Türk Hava Kurumu’na verilmiştir.

*Bu nedenle Şubemiz Kurban derisi toplamamaktadır.
ÖNEMLİ KIZILAY SÖZLERİ
 
* Kızılay üyelerin yardımı ile yaşar.
* Acılar paylaşıldıkça azalır.
* Kızılay'ı sevmek, insanlığı sevmektir.
*Üretilemeyen tek ilaç kandır.
* Kızılay şefkatin en güzel örneğidir.
* Bir damla kan, bir can demektir.
* Küçük yardımlar büyük işler görür.
*Kan vermek, hayat vermektir.
* Acılı günlerin en yakın dostu Kızılay'dır.
* Kızılay kara gün dostudur.
* Ateşi söndüren su, acıyı dindiren Kızılay'dır.
SAĞLIK İÇİN KIZILAY İÇİN
 
******************** Döviz
 
Bugün 45 ziyaretçi (117 klik) burdaydı!
Google
Site Kurulum Tarihi:.... 24.12.2010 İsa Orhan Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol